İyi ki ağzın açık değilmiş yoksa boğazına kaçardı. | Open Subtitles | ـ من حسن حظك ان فمك كان مغلق والا لعلقت في حلقك |
Kolunun burasıyla karşındakinin boğazına yumruğu yapıştırdığında her şey biter. | Open Subtitles | ما تفعله هو أن تضربه في حلقه بجانب ساعدكَ، هكذا. |
Evet. Zavallı herifin tam boğazına vurdu. Adam oracıkta, ringde öldü. | Open Subtitles | أجل، ركل خصمه المسكين في حنجرته فمات من فوره في الحلبة |
Bir daha seni bu pisliği içerken yakalarsam onu boğazına sokarım. | Open Subtitles | في المرة القادمة انا يجدك تدخين ذلك اللعنة سيحشوه أسفل حنجرتك. |
Evet, ve o filo Japonya'nın boğazına doğrultulmuş bir bıçaktır. | Open Subtitles | نعم، وذلك الأسطول سكين يستوى . فى حلق اليابان |
Boğazını keseceğim onun. Oraya geleceğim, bağırsaklarını söküp boğazına tıkacağım! | Open Subtitles | سوف أقطع رقبته ، سوف أخرج أحشائه من قصبته الهوائية |
Her zaman boğazına bir parça kuzu takılmış gibi... konuşan bir halam var. | Open Subtitles | لدي عمة تتحدث دائماً كما لو كان لديها قطعة لحم محشورة بمؤخرة حلقها |
boğazına bastıkça aşağıya doğru bir kasılmanın indiğini farkedeceksin. | Open Subtitles | بينما أنا اضغط على حلقك سوف تشعرين بإنقباض بالأسفل |
boğazına bakacağım, kafatası filmlerini çekeceğim. | Open Subtitles | سوف ألقي نظرة على أسفل حلقك القيام ببعض الفحوصات على الجمجمة. |
Sen de bir şey yapmayıp sadece dilini onun boğazına kadar soktun! | Open Subtitles | سبينسر لو سمحتي وانت جلستي مثل المخدة المرمية ولسانك في اسفل حلقه |
Bir radyatör hortumu alıp boğazına sokarsak radyatör hortumu alıp boğazına sokalım. | Open Subtitles | إذا استعملنا أنبوب المشعاع وأدخلناه في... نستعمل أنبوب المشعاع... وندخله في حلقه. |
boğazına bir parça odun takıldı ve nefesi kesilip öldü. | Open Subtitles | لقد سدّ حنجرته بقطعة خشبية واختنق حتى الموت. |
Belki boğazına bir sandalye takılmıştır. Belki o da meteliksizdir. | Open Subtitles | ربما الكرسي او شيء اخر عالق في حنجرته ربما يكون مفلس أيضا |
boğazına kılıç dayanmamış olsa bile yine de böyle düşünür müydün? | Open Subtitles | لو حصلت على سكيناً في حنجرتك هل سيكون شعورك هو نفسه؟ |
Eski kız arkadaşımın dili o adamın boğazına girdi diye endişelenmeli miyim? | Open Subtitles | هل يجب على ان احزن لأن صديقتى السابقة وضعت لسانها فى حلق ذلك الرجل |
Heywood'a söyle, boğazına bıçak dayadığım için üzgünüm Hiç kuvvetim kalmadı. | Open Subtitles | ملحوظة : أخبر هيوود أنى أسف لأنى وضعت السكينة على رقبته |
Belki kaslarım kasılıp, bıçağı boğazına saplamam. | Open Subtitles | ربما أن عضلاتي لن تنقبض و تدفع بهذة السكين إلى داخل حلقها |
Eldeki tek kanıt, Katie'nin boğazına sarılı bulunan bantın üzerindeki birbirine geçmiş iki soluk parmak izi. | TED | الدليل الوحيد هو بصمات باهتة ومتداخلة على الشريط اللاصق الذي وجد ملفوفًا حول عنق كاتي. |
Evet, öyle. Sen orada parmağını boğazına sokmadan çok daha kolay oluyor. | Open Subtitles | أجل وسيكون سهلاً بلا جلوسك تضعين إصبعك في عنقك |
Gol Çizgisini Geçtiğinizden Sonra, Diğer Takımın Maskotunu Yere Atacaksınız Ve Kramponlarınızı boğazına Vuracaksınız. | Open Subtitles | بعدما تتبختر عبر خط المرمى تطرح تميمة الفريق الآخر أرضاً وتدك عنقه |
Gri ve monoton hayatından değil, boğazına saplanmış olan keskin ve karanlık gölgeden kaçıyordu. | Open Subtitles | ليس من وجود ممل رمادي بل من ظل أسود حاد حفر حتى رقبتها |
Evren kimsenin boğazına sığmaz. | Open Subtitles | الكون لا يستطيع أن يلائم أسفل حنجرة أي شخص |
Onu bıçaklamadan önce ya da sonra, bu kemikleri boğazına sokuşturdunuz mu? | Open Subtitles | هل أقحمت عظام الوطواط هذه في حنجرتها قبل أو بعد طعنها ؟ |
boğazına bir tüple giriyoruz... ve yemek borusunun alt ucuna dikiş atıyoruz. | Open Subtitles | نضع أنبوبة إلى داخل الحلق و نربط نهاية المرئ عندك |
Eğer kendi kızım boğazına bir makas saplasaydı hayatım cehenneme dönerdi. | Open Subtitles | لو أن ابنتي غمدت مقصاً في عنقها كانت ستصير حياتي جحيماً إلى الأبد |