"boşluğuna" - Translation from Turkish to Arabic

    • تجويف
        
    • التجويف
        
    • عمود
        
    Göğüs boşluğuna bir çeşit tüp yerleştiriyor ve kalp kasını çıkarıyor. Open Subtitles أدخل أنبوباً من نوعٍ ما في تجويف الصدر و أستخرج القلب
    Kafatasında oluşan ve sinüs boşluğuna... doğru gelişen bir tür zararsız kemik tümörü. Open Subtitles إنّه النوع الذي يحفّز العظام التي تنمو من أسفل الجمجمة إلى تجويف الجيوب الأنفية
    Bu yüzden rontgen çektim, sinus boşluğuna gömülmüş bu şeyi buldum. Open Subtitles بينما كنتُ ألتقط الأشعة السينيّة رأيتُ هذا في تجويف الجيوب الأنفية لديها
    Bu da demektir ki, alt beyin zarı boşluğuna doğru gidiyoruz. Open Subtitles و الذى يعنى اننا يمكن ان نتوجهه الى التجويف العنكبوتي الفرعي
    -İki kurşun da, dördüncü ve beşinci kaburganın arasından göğüs boşluğuna saplanmış. Open Subtitles تجويفي جرح متميزين كلتا الرصاصتين دخلتا التجويف الصدري بين الضلعين الرابع و الخامس
    Bir gece eve geç gelmişti ve asansör boşluğuna düşmüştü. Birkaç kurşunun üzerine. Open Subtitles عاد إلى بيته ذات ليلة، وسقط في عمود المصعد
    Alt çatı düşmeye başladı. Onu duyar duymaz, asansör boşluğuna gittik ama zamanında ulaşamadık. Open Subtitles و عندما شعرنا بذلك, ذهبنا إلى عمود المصعد ولكننا لم نصل إليه بالوقت المناسب.
    Karın boşluğuna buzlu su enjekte ederek hasarı azaltabiliriz. Open Subtitles يمكننا الحد من الضرر عن طريق حقن الماء المثلج في تجويف البطن
    Bu yüzden karın boşluğuna buzlu su enjekte ediyoruz. Open Subtitles ولهذا السبب سنحقن الماء المثلج في تجويف بطنك
    boşluğuna CO2 pompalıyorlar. Laparoskopik ameliyatlarda yapılan gibi. Open Subtitles إنهم يعبئون تجويف الدماغ بأكمله بغاز ثاني أكسيد الكربون
    Karın boşluğuna kaçabilecek ve şoka sebep olacak sıvılar için karın boşluğu baştan sona yıkandı. Open Subtitles تجويف بطنها تم تنظيفه بدقة من أى سوائل هاربة لتجنب الصدمة
    Çünkü o boruyu Sanchez'in göğüs boşluğuna sokacaksınız. Open Subtitles لأنك إدراج ستعمل أن أنبوب إلى تجويف الصدر سانشيز.
    Mikroskobik inceleme... kitlelerin onun göğüs boşluğuna ve hatta... böbreklerine yayıldığını gösteriyor. Open Subtitles كشف الفحص المجهري أن الأورام انتشرت إلى تجويف الصدر وحتى كليتاها
    Bunu atlatıp, Pleural boşluğuna ulaştıklarında zamanı telafi ederler. Open Subtitles سيعوضوا الوقت عندما يعبروه و يصلوا الى تجويف البلورى .
    diyaframın altındaki organlar göğüs boşluğuna baskı yapıyor, nefes almakta zorluk çekiyor. Open Subtitles الأعضاء التي تحت الحجاب الحاجز تضغط على التجويف الصدري, وهو يواجة صعوبة في التنفس
    Bu madde, dağınık halde. Tüm göğüs boşluğuna yayıImış. Open Subtitles هذه المواد هي منتشرة، وانتشرت فوق التجويف الصدري بأكمله.
    Bir kurşun karın boşluğuna isabet etmiş. Open Subtitles أجل، جرح طلق ناريّ اخترق التجويف البطنيّ
    İki parça ıslak bağırsak, birbirine kusursuz şekilde dikilmiş iki parça yeter yoksa karın boşluğuna septik sıvılar boşalarak hastayı zehirleyecek. Open Subtitles قطعتين زلقين من الأمعاء، كالمعكرونة الرطبة مخاطة معاً بطريقة أو بأخرى بينما فضلات الأمعاء تتسرّب في جميع أنحاء التجويف
    Erimiş metal omurga boşluğuna girmiş ve birçok noktada omurla kaynaşmış, omurlar arasındaki pullar ve omurga çatısı dâhil olmak üzere. Open Subtitles , كما ترون .المعدن المنصهر أخترق التجويف الشوكي ..وأذاب الفقرات... ...في النقاط المتعدّدة
    Asansör boşluğuna yakın bir yerde çalışıyordum. Ellerim çok titriyordu ve ben... Open Subtitles أنا كنت أعمل بالقرب من عمود المصعدّ يديّ إرتعدت بشدة, و أنا...
    Boyun omuru sert bir biçimde kafa boşluğuna doğru geçmiş. Open Subtitles بروز العنف من عمود الفقرة العنقية في أسفل الجمجمة
    O zaman da boyun omuru sert bir biçimde kafa boşluğuna geçer. Open Subtitles عندها عمود الفقرات العنقية يبرز بعنف الى اسفل جمجمتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more