| Hatta daha bile kötüydün. bokun hiç değilse moleküler seviyede bir enerjisi vardır. | Open Subtitles | وربما أسوء, لأن في الحقيقة في مستوى جزئي الهراء يفور عندما يتعرض للطاقة |
| Üç yıldır bu bokun içindeyim... ve benim kadar delisini görmemiştim. | Open Subtitles | ثلاث سنوات فى هذه القصة وأنا أول المهتمين بهذا الهراء هذا ليس طفل أو أخرق مثلى |
| Bu gece oraya gideceğiz ve sen bu bokun icabına bakacaksın. | Open Subtitles | سنتجه إلى هناك الليلة وسوف تُمزق ذلك الهراء |
| Şimdi işte bu haldeyim. Bu bokun içine çekildim. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة التي أجابه فيها الحياة الآن على أن أتنفس وأنفس تلك القذارة |
| bokun kokusu gibi yapışmanı istiyorum ona! | Open Subtitles | أريدك أن تراقبه كالرائحة العفنة على القذارة |
| Bak, bağlılığını takdir ediyorum, kardeş, ama bu bokun tadı kaçtı. | Open Subtitles | نظرة، وأنا أقدر الخاص التفاني هنا، رجل، لكن القرف يرتدي رقيقة. |
| Bok gibi kokuyor. Yapmamalıydın. Senin Çinliler gömleklerimizi... bokun içinde yıkıyorlar. | Open Subtitles | رائحتها كريهة، أنتم أيها الصينيون تحاولون غسل قاذوراتنا في البراز |
| Kuşun bir görevi vardır, bokun bir görevi ve tohumun bir görevi. | Open Subtitles | الطائر لة دوره، الفضلات لها دورها، البذرة لها دورها |
| Bir şeyi bilmek ister misin? bokun senden daha iyi kokuyor. | Open Subtitles | هل تعلم ان رائحة برازك افضل من رائحتك ... |
| Ve sen bu bokun olması gerektiği yerde olması konusunda fazla hassassın. | Open Subtitles | وأنت حقاً حساسة عن كل ذلك الهراء أن يكون بموضعه السليم |
| 6 aydır bu bokun planını yapıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت اخطط لهذا الهراء لمدة 6 أشهر متواصلة |
| Bir kere, beni bir bokun içine sokmaya çalıştıgını anladığım için Todd ile çalışmayı bıraktım. | Open Subtitles | لقد توقفت عن العمل لـ تود حالما عرفت الهراء الذي كان يحاول أن يوقعني به |
| Bir çiftlikte doğmadım ama bokun nasıl koktuğunu iyi bilirim ve şu an çok boktan şeyler söylüyorsun. | Open Subtitles | أنا لم أولد بمزرعة ولكنني أعرف رائح الهراء عندما أشمه والآن علي أن أقول بأن هذا هراء |
| kes saçmalamayı Doktor. şu an ki durumumuzda herhangi bir bokun nasıl rahatlama getireceğini göremiyorum ne halt ediyorsun sen? | Open Subtitles | دكتور، لا أفهم أهمية هذا الهراء مع وضعنا الحالي |
| bokun savaş öncesi haline gelmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يبنغي ان ندع لهذاء الهراء ان يعود كما كان قبل الحرب |
| Pembe bokun içinde balık pulu atıyorlar. | Open Subtitles | النوع الوردي اللعين غريب. هناك قشور سمك في تلك القذارة. |
| İçtiğin şu bokun bile zor bulunduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أيضاً أنّ القذارة التي تشربها يصعب الوصول إليها |
| Ama işte yanıbaşında dikiliyorum ve benim yarağım da aynı bokun içinde ıslanıyor. | Open Subtitles | ومع ذلك ها أنا أقف بجوارك ونغوص في القذارة معاً |
| Burada bokunu rahatça bırakırsan, bokun ortadan kaybolur. | Open Subtitles | عند القرف هنا في الراحة، يذهب القرف الخاص بك بعيدا. |
| Asıl endişelenmen gereken kendi bokun. | Open Subtitles | إذا كان أي شيء، يجب أن تقلق بشأن القرف الخاص بك. |
| Ayılardan kendimi bokun içine atacak kadar korkmazdım. | Open Subtitles | الدب لن يخيفنى كفاية لجعلى أتسلق وأختبئ في البراز |
| Kuşun bir görevi vardır, bokun bir görevi ve tohumun bir görevi. | Open Subtitles | الطائر لة دوره، الفضلات لها دورها، البذرة لها دورها |
| Bir şeyi bilmek ister misin? bokun senden daha iyi kokuyor. | Open Subtitles | هل تعلم ان رائحة برازك افضل من رائحتك ... |
| Yine bokun içindeyiz, Albay. | Open Subtitles | الامر يبد وكاننا عدنا الى القذاره مره اخرى , كولونيل |
| bokun içindeyizdir hem de dibine kadar! | Open Subtitles | سنكون كلنا متأثرين نحن كلنا متأثرون بشكل كبير |