"bos" - Translation from Turkish to Arabic

    • بوس
        
    • بوز
        
    • فارغ
        
    • فارغة
        
    • بوسلى
        
    • بوزلى
        
    • الفارغة
        
    • خالياً
        
    • فارغاً
        
    • السائل المخيشوكي
        
    • السي إس إف
        
    Paul'la sonunda ki Betasten Bos'daki o devre mülkü alabileceğiz. Open Subtitles يمكننا الآن أنا و(بول) شراء مشاركة بالوقت في (بيتاستين بوس),
    Bos, onu Miami araba hırsızlığı veritabanında bir araştırabilir misin? Open Subtitles بوس)، تحرى وجهها في قاعدة) بيانات "ميامي ديد" لسرقة السيارات
    - Görüşürüz Bos. - Tamamdır. Open Subtitles ـ نراك لاحقا يا " بوس " ـ حسنا
    Eğer çok çabuk olduğunu düşünüyorsan adamın Bos'a teşekkür etmelisin. Open Subtitles اذا كنت تظنين اننا اسرعنا كثيرا في هذا . فالشكر ل بوز
    Sonunda beni ektigini kabullenene kadar 2 saat Bos sandalyeye baktim durdum. Open Subtitles أخذت أحدق في مقعد فارغ لساعتين حتى تقبّلت أخيراً حقيقة أنك تجاهلتني.
    Lutfen bana o cinlilerin arabalarinin Bos olmadigini soyleyin. Open Subtitles أرجوك قل لي أن سيارات الصينين ليست فارغة
    - Townsend Ajansı. - Bos? Bilgiler geliyor. Open Subtitles ـ وكلة " تاونسيند " ـ " بوسلى " َ
    Bos, çiçek ile alakalı bir eşleşme bulabildin mi? Open Subtitles (بوس)، هل يمكنك الحصول على تطابق على الزهرة؟
    Biliyorum, Bos bu çocuklarla çalışmayı seviyor, ama bu gece hep beraber döşemeye yapışacaklar. Open Subtitles الآن أعرف أن (بوس) يَحبّ العمل مع هؤلاء الفتية، لكنّهم سيمسحون الأرضية مَعه اللّيلة
    Bos, Markı iyi tanıyorsun. Ondan bahsetsene biraz? Open Subtitles (بوس)، تعرف (مارك) جيّدًا ما كانت قصّته؟
    Tamam, Bos, hımm, bu tam bir dizüstü bilgisayar değil. Open Subtitles حسنٌ، (بوس)، هذا ليس بالضبط كومبيوتر محمول
    Bos, Charlie, Langley'in çalışma alanını genişlettiğini söylemedi mi? Open Subtitles (بوس)، ألم يقول (تشارلي) أن (لانغلي) كان يَوَسّع مصالحه؟
    Bos, biz asla yetişemeyiz. Open Subtitles قبل أن تقوم بحركتها (بوس)، لن نصل إلى هناك في الوقت المناسب
    Rahatla, Bos. İçki ısmarla. Open Subtitles استرح، بوز اطلب مشروبا
    Rahatla, Bos. İÇki ısmarla. Open Subtitles استرح، بوز اطلب مشروبا
    Sag memesi sol memesinden büyük, ki bazilari buna sütyenin yarisi Bos diye bakar, bense sütyenin yarisi dolu diye bakmayi yegliyorum. Open Subtitles الثدي الأيمن أكبر من الثدي الأيسر الذي أختار البعض أن يراه كصدرية نصفها فارغ أنا أخترت أن أراه كصدرية نصفها ممتلىء
    Hadi ama, Bos bir Malibu Beach evinde bizzat tarafimdan hazirlanmis bir aksam yemegi. Open Subtitles هيا, عشاء يقدم لكي من قبل محبوبك الصدقي في بيت فارغ على شاطئ ماليبو؟
    Yoksa sen de benim gibi Bos evler satin alirsin Open Subtitles و إلا انتهى بك الأمر بشراء منازل فارغة مثلي
    - Selam. - Selam Bos. Open Subtitles " مرحبا يا " بوسلى
    İyi iş, Bos. Onu Knox hakkında konuştur. Open Subtitles احسنت العمل، بوزلى استدرجة للحديث عن نوكس
    Onu Bos odalardan birine sakladiklarini düsünüyorum. Open Subtitles أتصور أنهما قاما بإخفائها في إحدى الغرف الفارغة
    Karargâhin Bos olmasi gerekiyordu. Open Subtitles هذا المعسكر كان من المفترض أن يكون خالياً.
    Ama sizden birini ilk defa mesela aynada görünce beyin, farki ne ile kapatacagini bilmiyor ve Bos birakiyor... Open Subtitles لكن رؤية أحدكم لأول مرة .. ولنقل، في مرآة فلا يعرف العقل بأي شئ ... يملأ الفراغ لذا يدعه فارغاً
    Kan sayımı için Bos örneği ve viral seroloji yapıp ensefalit ihtimalini eleyelim. Open Subtitles ارسلوا عينات السائل المخيشوكي لتعداد الدم و الأمصال الفيروسية لاستبعاد التهاب الدماغ
    Fakat ilginç olan, beynin içinden gelen sıvı ve atıklar, gelişigüzel bir şekilde Bos'a doğru yol almamaktadır. TED لكن المثير للانتباه أن السائل والمخلفات من داخل المخ، لا تنهمر بعشوائية لتخرج إلى أحواض السي إس إف هذه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more