| Ve azınlıktakilere seksten hoşlanmıyor gibi davranıp boyun eğmek zorunda kalmaktan bıktım. | Open Subtitles | وقد تعبت من الخضوع للأقلية بالإدعاء بعكس ذلك |
| Günün her saati, küstah otoriteye boyun eğmek ve 16 aylık bir debelenme, bu genç Fransız göreceli bir özgürlük kazanmak zorundaydı otoriteye karşı kültürle olan tüm bağları da koparılmışken. | Open Subtitles | أربع وعشرون ساعة في اليوم من الخضوع لسلطة حرة التصرف يتوجب على الشاب الفرنسي تحمل ستة عشر شهرا من النضال ،للفوز بالحرية النسبية |
| Emirlere boyun eğmek! | Open Subtitles | ! الخضوع للأوامر |
| Bizim işimiz tehditlere boyun eğmek değil. | Open Subtitles | -لسنا في وارد الخضوع للتهديد |
| Son olarak, terörist taleplerine boyun eğmek bu ülkeye ölçülemeyecek derecede zarar verir. | Open Subtitles | وأخيراً.. الإذعان لأي طلب إرهابي يضعف هذه الأمة بشكل غير مسبوق |
| Bunu yaparsan... karanlığa boyun eğmek ancak kalp kırıklığıyla sonuçlanır. | Open Subtitles | ...إنْ فعلت هذا الإذعان للظلام يمكن أنْ يؤدّي فقط للحسرة |