"bozar" - Translation from Turkish to Arabic

    • يكسر
        
    • يفسد
        
    • سيفسد
        
    • سيخرب
        
    • ستفسد
        
    • يعطل
        
    • يُفسد
        
    • فستدمر
        
    En ufak bir soluk bile, tılsımı bozar ve o zaman da herkes seni görür. Open Subtitles مجرد نفس صغير سوف يكسر السحر عندها سيتمكن الجميع من رؤيتك
    Bir kral tirana dönüştüğünde halkıyla olan ahdini bozar ve halkın onu indirme hakkı ve görevi vardır. Open Subtitles عندما يتحول الملك لطاغي سوف يكسر العهد مع شعبه وهم على حق و يجب إسقاطه
    Ayrıca seks arkadaşlığı bozar. Open Subtitles إلي جانب أن الجنس دائما ما يفسد الصداقة بطريقة ما, إذا تركناه
    dokunduğu her şeyi bozar. Buradaki balıklara neler olduğunu biliyor musun? Open Subtitles ،إنه يفسد كل ما يلامسه أتعلمين ما الذي حدث للسمك الذي يعيش هنا؟
    Buranın dışındaki hayatım hakkında bir şey duymak herhalde benimle ilgili kafanızda canlandırdığınız o mükemmel kadın imajını bozar. Open Subtitles و بالنسبة لك أن تسمع عن حياتي خارج هذا المكان أعتقد أن هذا سيفسد صورتي لديك تلك الصورة الممتازة التي في ذهنك
    Hayır, çıktıktan hemen sonra çünkü tren istasyonuna çok erken varırsam bu bütün programımızı bozar. Open Subtitles لا، فقط بعد أن تكوني قد غادرتي لأنه اذا وصلت إلى المحطة مبكراً جداً سيخرب هذا جدولنا الزمني بأكمله.
    Senin için onu azarlamayı teklif edebilirdim ama muhtemelen gene tutmalara sıkmalara başlar ve harika sutyenimi bozar. Open Subtitles لا أمانع في أن أجرده من ملابسه لأجلك ولكن للأسف اشك انه سيحوز على الانتباه و ستفسد ملابساً داخليةً جميلة
    Elektro manyetik darbeli, 3 metre yarı çapı içindeki elektrikli her şeyi bozar. Open Subtitles يحتوي على نابض كهرومغناطيسي يعطل كل شيء كهربائي ضمن نصف دائرة قطرها 8 أقدام
    Bir virüsün DNA'sını kesmek kesilen viral genin fonksiyonunu aksatır, dolayısıyla da virüsün yaşam süresini bozar. TED يُفسد قطع الحمض النووي الفيروسي وظيفة الجين الفيروسي المقطوع، وبذلك يعرقل دورة حياة الفيروس.
    Ve beraberliği başkan yardımcısı bozar. Open Subtitles لدينا تعادل. التعادل يكسر بواسطة نائب الرئيس و انا نائب الرئيس إذاً...
    Bu atmosfer herkesin moralini bozar. Open Subtitles جو مثل هذا قد يكسر أي واحد
    Kuralları her zaman bozar. Open Subtitles يكسر القواعد دائما
    Geceyi mahveder, havayı bozar. Open Subtitles هذا من شأنه أن يفسد الأمر، يعكّر المزاج.
    Bir kart anahtarı cep telefonuna yeterince uzun süre bastırırsan manyetik filmi bozar. Kart çalışmaz. Open Subtitles إذا ضغط البطاقة على هاتفك لفترة كافية يفسد الشريط المغناطيسي وتتوقف البطاقة عن العمل
    Para adamı bozar. Open Subtitles لأن الشيء الوحيد التي أثبتته القضية أن المال يفسد النفوس
    Kişiliğimi mi bozar? Open Subtitles هل سيفسد شخصيتي ؟
    Dinle, Max, Clark şu anda niteliklerini sıralayabilir ama bu, mahkemede okunurken ki sürprizi bozar. Open Subtitles إسمع يا (ماكس)، يمكننا أن نجعل (كلارك) يقوم بالتوثيقات الآن ولكن هذا سيفسد المفاجأة عندما قراءتها في المحكمة
    Havayı fala bozar mı? Open Subtitles هل سيفسد ذلك المِزاج؟
    Hayır, bu uyumu bozar. Open Subtitles لا .هذا سيخرب الانسجام
    Bu her şeyi bozar! Open Subtitles هذا سيخرب كل شئ
    Kafadan yiyeceğin bir kurşun saçını kötü bozar. Open Subtitles رصاصة في رأسك ستفسد الظفائر في شعرك
    Zehir, beyne giden elektrik akımını bozar. Open Subtitles السم يعطل الشحنات الكهربائة المتجهةإلىالدماغ،
    Bu anlaşma çok önemli. Seks her şeyi bozar. Open Subtitles والجنس يُمكنه أن يُفسد هذا لما في رأيك
    Eğer ağaç büyüyecek olursa kayanın güzelliğini bozar. Open Subtitles إن نمت هذه الشجرة كثيراً فستدمر جمال الصخرة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more