"brendan'ın" - Translation from Turkish to Arabic

    • بريندان
        
    Bu yüzden halkın Brendan'ın davasındaki haksızlığa karşı tepkisini anlıyorum. TED لذلك أتفهم الغضب العام من الظلم في قضية بريندان داسي.
    Ama bu, Brendan'ın cinayet ve cinsel istismardan mahkum edilmesi ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılması için yeterliydi. TED ومع ذلك كان كافيًا لإدانة بريندان وإرساله إلى السجن مدى الحياة بتهمة القتل والاعتداء الجنسي في عام 2007.
    10 dakikada tekrar eski haline getirebilirim, ki gerçi bu Brendan'ın yaptığından 5 dakika fazla olur. Open Subtitles أنا يمكن وضعها معا مرة أخرى في 10 دقيقة، الذي هو على الارجح على بعد 5 دقائق المزيد مما استغرقته بريندان لجعله.
    Brendan'ın görgü tanığını tuzağa düşüreceği bir yere ihtiyacı vardı. Open Subtitles (بريندان) كان يحتاج مكان ليجذب به الشاهد لماذا هي ؟
    - Brendan'ın arabasının Caddy olduğunu biliyordu. - Basın da biliyordu. Open Subtitles كان يعرف ان سيارة (بريندان) هي كادي- وكالة الأنباء لديها ذلك-
    Ve belli ki, katil Brendan'ın bayıldığını düşünmüş. Open Subtitles - نعم. ويبدو واعتقد القاتل بأن بريندان قد مات.
    Ben de merkezi arayıp herkesin Brendan'ın evine gelmesini söyleceğim. Open Subtitles سأتصل بالمركز , واخبرهم ينضمون إلينا في منزل (بريندان)
    En azından Brendan'ın neler çevirdiğini öğrenene kadar. Open Subtitles على الأقل لفتره كافيه لنعرف ماذا (بريندان) ادخل نفسه به
    Arabası suyun altındaysa ve Brendan'ın elleri kelepçeyle sıkıca bağlıysa bir tankerin suya inerken arabaya çarpması bileğini kırmış olamaz mı? Open Subtitles التيارات يثيرون اذا كانت السياره تحت الماء ويد (بريندان) مقيده في ضيق إذا ناقلة أبحرت
    Sanki geri kalanımız Brendan'ın davasında çalışmak istemiyoruz da. Open Subtitles مثل البقية ,لا يريدون الخروج من قضية قتل (بريندان)
    Brendan'ın ciğerlerindeki su klorluymuş. Open Subtitles المياه التي في رئتين (بريندان) كانت فيها كلور *كلور عنصر كيميائي*
    - Brendan'ın kızın öldüğünü söylediğini... - Katia'nınkiyle demek öyle mi? Open Subtitles انا اخبرتك ان (بريندان) أخبرني انها (كاتيا) , ها ؟
    Brendan'ın beni gözünü kırpmadan öldüreceğini biliyorsun. Open Subtitles و أنت تعرف (بريندان) كان سيقتلني من غير ان يتطرف
    Brendan'ın pislikleri bana kaldı. Ne kadar büyüktür bilmiyorum. Open Subtitles النتن (بريندان) انه على حسابي وانا لا أعرف كم
    Brendan'ın nereye ve neden gittiğini hatırlatmaya geldi. Open Subtitles انه هنا ليذكرنا حيث ذهب (بريندان) ولماذا
    Brendan'ın arabası bulunmadan önce girmiş olabilir. Open Subtitles يمكن أن يكون دخل قبل أن يتم العثور على سيارة (بريندان)
    İyi bir izlenim bırakmasa da sanırım Brendan'ın Caddy'sini suya girerken görmüş. Open Subtitles انه خشنة بعض الشيء حول الحواف لكن أعتقد انه رأى (بريندان) في حوض المياه
    Peder Brendan'ın inancı hala sabit. Open Subtitles إيمان الأب (بريندان) لم يتزعزع
    Brendan'ın eski davalarını gözden geçireceğim. Open Subtitles أنا سأبحث في قضايا (بريندان) القديمه
    Brendan'ın masası bu. O da Brendan'ın partneri. Open Subtitles هذا هو مكتب (بريندان)

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more