bu ürünü şüpheci, kati olarak saçmalıktan uzak duran bir müdüre tanıtıyorsunuz. | TED | وكنت تعرض هذا المنتج على مدير مشكك وصارم بشكل غير منطقي. |
Kafamdaki ''Bu şekilde düşünen yalnızca ben miyim?'' sorusuyla daha önce bu ürünü kullanmış kadınlar ile görüştüm. | TED | ولكن ولإثبات ردة فعلي الفطرية الطبيعية، عدتُ إلى النساء، ممن لديهن تجربة في استخدام هذا المنتج. |
bu ürünü laboratuarda dikkatli bir şekilde inceledim. | Open Subtitles | الآن ، لقد قمت بالتجارب على هذا المنتج فى المعمل |
Ben bu ürünü ikinizden de gençken kullanıyordum. | Open Subtitles | انا كنت استخدم هذا المنتج عندما كنت كنت اصغر من اولادكما |
bu ürünü 2010'da hindistan'da üretmeyi planladık. Ve hedef ücret noktamız da 25 dolar, geleneksel bir inkübütörün maliyetinin % 0.1'inden daha ucuz. | TED | نحن نخطط لإطلاق هذا المنتج في الهند في عام 2010. والسعر المستهدف سيكون 25 دولاراً، أقل من 0.1 في المائة من سعر الحاضنات التقليدية. |
Hayal edebiliyor musunuz -- ki bu gerçek -- internete girip o yedek parçayı üretimden kaldırılmış o ürünün geometrilerinin olduğu bir veritabanından bulduğunuzu ve bu bilgiyi, veriyi, indirip talep üzerine, kullanıma hazır bir şekilde bu ürünü evinizde üretebildiğinizi? | TED | هل تستطيع تخيل دخول الويب -- هذه حقيقة و ايجاد قطعة الغيار من قاعدة بيانات هندسية من المنتج الموقوف و تحميل تلك المعلومات, تلك البيانات وتصنيع ذلك المنتج في منزلك جاهز للاستخدام, تحت طلبك؟ |
Bu iş ailem için büyük anlam ifade ediyor. bu ürünü şimdi anlıyorum. Tarihteki en berbat çifte buluşmaya! | Open Subtitles | هذه الوظيفة تعني كل شئ لـ عائلتي الأن فهمت هذا المنتج إلى أسوأ موعد مزدوج في التاريخ |
bu ürünü kullanan ve bilen biri. | Open Subtitles | شحصاً ما ولديه معرفه عن طريقه عمل هذا المنتج |
bu ürünü bekleyen birçok müşterisi var. Umarım sizin adam neyle karşı karşıya olduğunu biliyordur. | Open Subtitles | لديه الكثير من الناس ينتظرون هذا المنتج لنآمل أن يعلم رجلك ما يفعله جيدًا. |
bu ürünü arkadaşlarınıza satmayacağız. | Open Subtitles | نحن لسنا بصدد بيع هذا المنتج إلى أصدقائك. |
"Aşkın Hızından Daha Hızlı" Ciltli: 99 sent. bu ürünü alan alıcılar bunları da aldı: Otomobil aküsü, Patates, Klozet. | Open Subtitles | العملاء الذين إشتروا هذا المنتج قاموا بشراء أيضاً |
Hatta, hepsinden daha güzeli, bir "bu ürünü bildir" düğmesi var. | TED | والأجمل من كل هذا، أنه يوجد حتى زر "بلغ عن هذا المنتج". |
Sadece JPS gibi iyi isim yapmış bir şirket bu ürünü pazarlayabilir. | Open Subtitles | "فقط شركة ذات سمعة طيبة مثل "جي بي إس تستطيع أن تسوق هذا المنتج |
bu ürünü almayı cidden düşüneceğim. | Open Subtitles | سوف انظر بجد في شراء هذا المنتج |
Şirket, bu ürünü kullananların eşlerinin hamile kalabileceklerini kullanmadıkları ürünler için para iadesi yapılacağını duyurdu. | Open Subtitles | الشركه أعلنت لكل شخص يستخدم هذا المنتج للأباء الذين يمارسون الجنس ويصبحون حاملين وبالامكان إرجاع الأجزاء التي لم يتم أستخدامها وإعادة المبلغ كاملاً |
Kısa vadeli hedeflerim, küçük bir miktarla bu ürünü Washington ve Oregon pazarlarına sürmek. | Open Subtitles | هدفي على المدى القصير هو البدء ببضعة مدن "لتوزيع هذا المنتج بالأسواق المحلية و "واشنطن" و "أوريغن |
Başka kim bu ürünü berbat olarak görüyor? | Open Subtitles | من يشعر ايضا ان هذا المنتج سيء؟ |
Ve biri bu ürünü kendi kişiselleştirilmiş tasarımıyla almak için hazır olduğunda "Enter" tuşuna basar ve bu veri 3D yazıcıların okuduğu veriye dönüştürülüp, muhtemelen birinin masaüstündeki, bir 3D yazıcıya gönderilir. | TED | و عندما يكون شخص ما على استعداد لشراء المنتج في تصميمه الشخصي فانه يضغط "دخول" و تلك البيانات تتحول الى بيانات تستطيع الطابعة قراءتها و يتم نقلها الى الطابعة ربما, على سطح مكتب احدهم |