Ve, bu adaların, aslına büyük parça ile az çok aynı şey olduğunu bulmuş olmam benim başlıca buluşlarımdan. | TED | وكان ذلك أحد أهمّ إكتشافاتي أي إكتشاف أنّ هذه الجزر هي مثل الشكل الكبير بأكمله، أكثر أو أقل بقليل. |
Birkaç hata yapmış olabilirim ancak tam bu adaların ortasına varmayı deniyordum. | Open Subtitles | ولقد وضعتُ تخمينات، لكن كنتُ أحاول أن أجعلنا نتجه لوسط هذه الجزر |
Ama Avustralya'nın kuzeye kaymasının etkileri bu adaların etrafındaki balık yoğunluğundan çok daha fazladır. | Open Subtitles | لكن أثار أستراليا بإتجاهها نحو الشمال لهو أكبر و أعمق من العالم المذهل من الأسماك هنا على هذه الجزر |
bu adaların birçoğu uzun bir zincir meydana getirerek doğudaki Atlantik okyanusu ile Karayipler'in korunaklı suları arasında bir dalgakıran oluşturur. | Open Subtitles | العديد مِنْ هذه الجُزُرِ تُشكّلُ سلسلة طويلة التي تخْلقُ مانع أمواج بين المحيد الأطلسي القاسيِ في الشرقِ |
bu adaların pek çoğunun kendine özgü, benzersiz hayvan türleri vardır. | Open Subtitles | العديد مِنْ هذه الجُزُرِ لَها نوعُها الفريدُ الخاصُ , |
Kız kardeşinin bu adaların dışında geçirdiği tek geceler denizde geçti. | Open Subtitles | الليالي الوحيدة التي قضتها خارج هذه الجزر قضتها في البحر |
bu adaların yakınında kalmak istemiyor. | Open Subtitles | لن يبقى فى أى مكان قريب من هذه الجزر |