Önümüzdeki saatlerde daha detaylı bir açıklama yapacağım ama şimdilik bu barış süreci sona ermek zorunda. | Open Subtitles | سوف ألقي بياناً كاملاً في غضون الساعة لكن بالوقت الراهن عملية السلام هذه وصلت إلى نهايتها |
Bakın, bu barış görüşmesinde aracılık edeceksem kızınızla çıktığımı çaktırmamanız lazım. | Open Subtitles | ولكن اسمعوا ، إن كنت سأدير مفاوضات السلام هذه لا يمكنكم أن تخبروهم أننى أواعد ابنتكم |
bu barış projesindeki yapı taşlarından bir tanesi de Ortak Avrupa Pazarı'ydı. | TED | أحد أعمدة هذا الإتحاد في مشروع السلام هذا كان "السوق الأوروبية المشتركة". |
Sayın Başkan, ülkenizdeki aktif muhalefetin, bu barış anlaşmasıyla ilgili yoğun baskısı altındasınız. | Open Subtitles | سيدي الرئيس، إنك تحت ضغط كبير في موطنك من المعارضين النشطين لاتفاق السلام هذا |
Yaşasam da ölsem de bu barış bir şekilde olacak ve senin gibi adamların saklanacak yeri olmayacak! | Open Subtitles | سواء عشت.. أو توفيت.. هذا السلام سيحدث بطريقة ما |
bu barış ve sevgi olayını daha ne kadar sürdürebilirim, gerçekten bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف حقاً كم سيستلزمني للخوض في هذا السلام والحب |
Konsül Crassus ve ben bu barış anlaşmasını imzaladık | Open Subtitles | انا و القنصل كراسيوس قد وقعنا معاهدة السلام هذه |
bu barış elçiliği için uzun süredir el değmemiş olarak bekledin. | Open Subtitles | لقد حافظتِ على طهارتكِ لمدّة طويلة... لمهمة السلام هذه... |
bu barış anlaşmasının hazırlanması uzun zaman aldı. | Open Subtitles | لن يطول الأمر على صنع معاهدة السلام هذه |
Bu palavracı, sözde pasifistlerin komünistler tarafından finanse edilen tüm bu barış hareketleri, tüm bu boktan propagandaları bizi aptal gibi göstermek için yapılıyor. | Open Subtitles | هؤلاء المتبجِّحون المُسمَون بدعاة السلام؛ حركة السلام هذه مجرد دعاية تافهة أسَّسها الشيوعيون فقط ليظهرونا بمظهر الأغبياء |
Bir şeyler sağlasa iyi olur çünkü sizin adamlarınız beceremezse ve Başkan Hassan öldürülürse bu barış süreci de onunla ölür. | Open Subtitles | حسناً، من الأفضل أن تحرز تقدماً لأنه إن فشل رجالك، وقُتل الرئيس (حسّان) عمليه السلام هذه ستموت معه، أتفهمني؟ |
Rusya'nın bu barış anlaşmasıyla ilgilenmediğine dair bütün belirtileri gösteriyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تشير بقوة إلى أن (روسيا) لا تولي اهتماماً لاتفاقية السلام هذه |
Ama bu barış antlaşmasına gerçekten inanıyorum. | Open Subtitles | لكنني أؤمن.. بالعدالة في اتفاق السلام هذا |
Başkan Hanım, bu barış anlaşmasını gerçekleştirmek zorundasınız. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، أنتِ بحاجة لإبقاء اتفاق السلام هذا حياً |
bu barış teklifinin karşılığında sizden bir şey istedi mi? | Open Subtitles | هل أرادت شيئاً في مقابل عرض السلام هذا ؟ |
Bayan Hassan, sizinde bildiğiniz gibi, neredeyse bir yıldır kocanız ve ben bu barış anlaşmasının gerçekleşmesi için çalıştık. | Open Subtitles | سيدة (حسان)، كما تعلمين لما يقارب العام، أنا وزوجك عملنا لتحقيق اتفاق السلام هذا |
bu barış ve sevgi olayını daha ne kadar sürdürebilirim, gerçekten bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم حقًا كم سيطول هذا السلام والحــب. |
bu barış bir düzmece, ve bugün hayatlarını kaybeden insanların laflarının bile edilmemesinden hiç içim rahat değil. | Open Subtitles | "هذا السلام مخادع، ولا يسمح لي ضميري أن أسمح للناس الذين فقدوا أرواحهم اليوم ألاّ يعلنوا رأيهم" |
bu barış sadece çok.. | Open Subtitles | هذا السلام يعود إلى و فقط يعود إلى |
Ve biz, bu barış için büyük bir bedel ödedik. | Open Subtitles | وقد دفعنا ثمنًا مضنيًا لأجل هذا السلام. |