Ona yardım edebilirim ama onu öldürürsen bu fırsatı bulamam. | Open Subtitles | أستطيع مساعدته، ولكنّ تلك الفرصة لن تتاح لي إن قتلتَه |
bu fırsatı kaçırırsan, Ömür boyu pişmanlık duyarsın. | Open Subtitles | أنا احذرك إذا فقدت تلك الفرصة سوف تندم إلى الأبد |
Konumunuzu savunma arzunuzu anlıyorum, ve ben de size bu fırsatı vereceğim. | Open Subtitles | أفهم رغبتك للدفاع عن موقعك وأنا سأعطيك تلك الفرصة |
Artık Tanrı'ya olan borcunuzu ödeme zamanı. bu fırsatı kaçırmamalısınız. | Open Subtitles | فرصتك الآن لتردّ دينك لله، يجب أن تغتنم هذه الفرصة. |
bu fırsatı yakalamak için çok uzun zaman bekledik ve çok çalıştık. | Open Subtitles | لقد انتظرنا طويلاً وعملنا جاهدين للغاية كي نسمح لهذه الفرصة أن تمر بنا |
bu fırsatı kullanacağız ve ona saygı duyarak bunu ödeyeceğiz | Open Subtitles | لابد ان ننتهز هذه الفرصه للعوده و الصلاه احترام له |
Kardeşimin intikamını almak için bu fırsatı değerlendirmeliydim. | Open Subtitles | كان يجب أن أغتنم تلك الفرصة لأثأر لموت أخي |
Yerinde olsaydım Shawn, ilişkiyi düzgün bir biçimde bitirmek için bu fırsatı değerlendirirdim. | Open Subtitles | لو كنت مكانك يا " شون " سأخذ تلك الفرصة وأحظي بخروج جميل |
En azından bana bu fırsatı tanımanızı rica ediyorum. | Open Subtitles | و أود منك أن تمنحني تلك الفرصة على الأقل |
bu fırsatı, sevgili ailenize el yazınızdaki ve üslubunuzdaki güzelliği göstermek için kullanın. | Open Subtitles | استغلوا تلك الفرصة لتظهروا لأبائكم الأعزاء خطوطك الرائعة واستخدامكم الفصيح للعبارات |
bu fırsatı takip edip iletişim bilgilerini almamı ister misiniz, efendim? | Open Subtitles | أتريد منى مُتابعتة تلك الفرصة و الحصول على معلومات الاتصال الخاصة بها ؟ |
bu fırsatı hastamızın hayatını tehlikeye atmak için kullandı. | Open Subtitles | لقد استنفدت تلك الفرصة بالمجازفة بحياة مريضي |
bu fırsatı, FBI'a teşekkür etmek için kullanmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد استغلال تلك الفرصة لأشكر الاف بى اى |
bu fırsatı değerlendirmek istediğim için hepinizden özür dilerim beyler. | Open Subtitles | أود أن أستغل هذه الفرصة للـ الإعتذار لكم يا رفاق |
bu fırsatı bize veren bu savaştır, sizin uydurduğunuz bir zafer değil. | Open Subtitles | تلك الحرب التي أعطتنا هذه الفرصة ليس بعض النصر التخيلي من ناحيتكم |
Hükümetime ve diğer uluslararası birliklerle daha iyi ilişkiler kurabilmemize olanak sağlayacak bu fırsatı verdiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | أنا ممتن لهذه الفرصة لحكومتي ولدوليين الجالية |
Eğer ölürse Afganlar ve Özbekler bu fırsatı kaçırmazlar. | Open Subtitles | وإذا لم ينجو فسينتهز الأفغان والأوزبك هذه الفرصه |
Ama bu fırsatı tepmeden önce bir kez daha düşünmeni öneriyorum. | Open Subtitles | ولكنّي أنصحكِ بأن تمعني التفكير في ضربكِ بهذه الفرصة عرض الحائط |
bu fırsatı şeytanca değerlendirebilirdim ama aslında seni seviyorum. | Open Subtitles | قد اتخذ هذة الفرصة للشماتة لكني معجبة بك |
bu fırsatı kaçmak için kullan. | Open Subtitles | استغلّ تِلك الفُرصة للهرب |
Üzgünüm, bu fırsatı kaçıramam. | Open Subtitles | اسفه لكنني لا استطيع تضييع تلك الفرصه |
Her kim bunu düşünüyorsa, ona bu fırsatı vermeyeceğim. | Open Subtitles | أيا يكن هذا الشخص, لن أعطيه الفرصة لفعل هذا. |
Bunun nedeni sensin, ama şimdi bu fırsatı bulduk | Open Subtitles | هو كُلّ بسببك، بأنّنا عِنْدَنا هذه الفرصةِ الآن |
Ama bir şansımız daha var, bu kadar yaklaşmışken bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكن برنامج التعرف على الوجوه هذا يقلل من فرص نجاحنا |
Er Hu, bu fırsatı kaçırma. | Open Subtitles | ايرهو تشبث بهذه الفرصه |