İşte, o ana kadar bu fotoğrafların bu insanların kişisel kayıplarının ne kadar büyük bir bölümünü oluşturduğunu fark edememiştim. | TED | الآن، لم أكن قد أدركت قبل تلك اللحظة أن هذه الصور كانت جزءا كبيرا من الخسارة الشخصية التي أحس بها هؤلاء الناس. |
bu fotoğrafların soluk ve küçük olmasının sebebi, söz konusu galaksilerin oldukça uzak olmasıdır, muazzam mesafelerde. | TED | و ضعف هذه الصور وحجمها الصغيرهو فقط نتيجة لبعد تلك المجرات والمسافة الكبيرة بينها. |
Ama bu fotoğrafların eşsiz ve özel bir şekilde, zamana çehre kazandırmaya başladığına inanıyorum. | TED | ولكن بطريقة فريدة جداَ وخاصة، أعتقد أن هذه الصور بدأت تضع للوقت وجها. |
bu fotoğrafların, başına büyük işler açacağını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | يمكن أن تسبب لك تلك الصور الكثير من المشاكل، أتصور |
bu fotoğrafların çekildiği gece Stephen bana Toronto'da olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | وقال ستيفن لي انه كان في تورونتو الليل أخذت تلك الصور. |
Emily'den gerçekten nefret ediyor ve bu fotoğrafların hiçbirinde yok. | Open Subtitles | "إنها فعلاً تكره "إيملي وهي ليست متواجدة في أي من تلك الصور |
bu fotoğrafların sana bir şey ifade etmediğine emin misin? | Open Subtitles | هل أنتِ واثقة إن هذة الصور لا تعنى لكِ شئ؟ |
Bense tüm bu fotoğrafların, bizlerin kendimizden daha büyük bir şeylere inandığımızı gösterdiğine inanıyorum. | TED | ما أعتقد أن هذه الصور تثبته أننا نعتقد في شئ أكبر من أنفسنا. |
Şerif bu fotoğrafların yakılmasını talep eder. | Open Subtitles | طلبات مدير الشرطة بأنّ هذه الصور تكون محروقة. |
Lafın geri al, yoksa bu fotoğrafların hepsini boğazına tıkarım. | Open Subtitles | اسحب كلامك وإلا صففت كل هذه الصور في حنجرتك |
Bize masum olduğunu söylemek içi nerede ve bu apartman dairesinde bu fotoğrafların ne işi var? | Open Subtitles | أين هو ليخبرنا ببرائته، أو ليخبرنا ما هذا بحق الجحيم؟ ماذا تفعل هذه الصور بشقته؟ |
Bize masum olduğunu söylemek içi nerede ve bu apartman dairesinde bu fotoğrafların ne işi var? | Open Subtitles | أين هو ليخبرنا ببرائته، أو ليخبرنا ما هذا بحق الجحيم؟ ماذا تفعل هذه الصور بشقته؟ |
bu fotoğrafların çayırlara yayılmasını istemezsin herhalde. | Open Subtitles | ربما شخص ما لا يريد أن يرى هذه الصور منتشرة فى السافانا |
Öğretmenim bu fotoğrafların sahte olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقولٌ مُعلمتي أن تلك الصور غير حقيقية |
bu fotoğrafların hepsini o gönderdi. | Open Subtitles | هي وكل تلك الصور |
bu fotoğrafların ortaya çıkması evliliğini mahvedecek. | Open Subtitles | إذا تسربت تلك الصور ... هذا سيدمر زواجه |
Coleman hep sözünün eri olmuştur ama bu yarıştan çekilsen de çekilmesen de bu fotoğrafların medyaya sızacağı kesin. | Open Subtitles | الآن, (كولمن) كان دوماً رجل يلتزم بكلامه و لكن يمكنني أن اؤكد لك بأن تلك الصور سوف تظهر سواءً تنحيت عن السباق أم لا |
bu fotoğrafların yarısında var ya. Maggie'yle Enzo mayolar içinde. | Open Subtitles | أنه في نصف تلك الصور هناك (ماغي) و (إنيذو) بملابس الاستحمام... |
Bu yüzden bu fotoğrafların işe yarar bir değeri yoktur. | Open Subtitles | ولكن هذة الصور ليست لها أى صفة إتهام لموكلى |
Dolayısıyla bu fotoğrafların delil olma değerleri yoktur. | Open Subtitles | ولكن هذة الصور ليست لها أى صفة إتهام لموكلى |