- Çıkmalıyım. Bu görüşme için bir yıl bekledik. | Open Subtitles | علي ذلك , لقد انتظرت طوال العام من اجل هذه المقابلة |
Tamam. Anlaşıldığı üzere Bu görüşme bitmiştir. | Open Subtitles | حسناً, انني اتفهم ذالك هذه المقابلة انتهت |
Bu görüşme çok önemli. Gitmem şart. Seninle evde buluşuruz. | Open Subtitles | هذا الاجتماع مهم ، يجب علىَ الذهاب ، سأراكِ بالبيت |
Bu görüşme yüzünden tekrar plan yapmam gerekti. | Open Subtitles | كان عليّ اعادة ترتيب جدول اعمالي بسبب هذا الاجتماع |
Suçlunun ve suçun garipliğini bana bağlama. O insanlarla zanlıyla ilgili görüşmelerimde, ben de tepki verdim. Bu görüşme, çalışmanı değerlendirmek için yapılıyor. | Open Subtitles | رد الفعل كان اليوم عندما علمنا ولكن هذا اللقاء فقط لتقييم عملك |
Yeni ekip üyelerinin listesi Bu görüşme bittikten sonra masalarınızda olacak. | Open Subtitles | قائمة بأعضاء فريق جدد ستكون متوفّرة على مكاتبكم بعد أن تغادروا هذا الإجتماع |
Eğer benimle konuşmayacaksanız, Bu görüşme bitmiştir. | Open Subtitles | نعم، هذه المحادثة أنتهت ألا إذا أردت الحديث لي |
Bu görüşme bitmiştir. Ya onu bir şeyle suçlayın ya da onu serbest bırakın. | Open Subtitles | هذه المقابلة أنتهت , أتتهمه بشىء أم ستطلق صراحه |
11.02 itibariyle, Bu görüşme müvekkilimin anayasal haklarını ihlal ediyor. | Open Subtitles | بتمام الساعة 11: 42 صباحاً هذه المقابلة أصبحت إنتهاكاً لحقوق موكلي الدستورية |
Bu görüşme hakkında bir kaç sene öncesine kadar hiç düşünmemiştim. Babam son derece sağlıklı gözükürken ve halen haftada 40 saat hastalarına bakarken kanser teshisi kondu. | TED | لم أفكر في هذه المقابلة حتى سنوات قليلة، حين كان بصحة طيبة وكان لا يزال رؤية المرضى 40 ساعة في الأسبوع، وفجأة أثبت التشخيص إصابته بالسرطان. |
Hayır, yani, Bu görüşme epey kötü gidiyor, bu yüzden... | Open Subtitles | لا، أقصد، هذه المقابلة أحرزنا ذاهب بدلا بشدة، لذلك... |
Tam tersine, Bu görüşme önceden olmayan sorunları belirginleştirdi. | Open Subtitles | على العكس , هذا الاجتماع ثبت المسألة , ليس قبل ذلك |
Altı ayda tamamen farklı bir çocuk olabilir ve bu açıdan bakıldığında Bu görüşme tamamen gereksizdi. | Open Subtitles | في غضون ستة أشهر يمكن ان تكون طفلةٌ مُختلفة تماماً وفي هذه الحالة سيكون هذا الاجتماع لافائدة لهُ من الأساس |
Bu görüşme ümit ettiğinizden çok daha iyi gidiyor. | Open Subtitles | هذا الاجتماع سيسير بشكلٍ أفضل مما تتوقعه |
Ve anlamalısınız ki kumandan Bu görüşme asla olmadı. | Open Subtitles | وتتفهم أيها القائد أن هذا اللقاء لم يحدث |
Çünkü Bu görüşme kastettiğiniz görüşme değil. | Open Subtitles | لأني لا أظن أن هذا اللقاء , هو ما ترغبون به |
Bu görüşme için Hakim Wright'ın neden burada olduğunu hala anlamış değilim. | Open Subtitles | لازلت لا اعرف لما القاضية رايت هنا في هذا اللقاء |
Bu görüşme, ikinizin burada olması yanlış. | Open Subtitles | هذا الحوار, هذا الإجتماع وجودكما هنا خطأ |
Evvela sizi temin ederim ki, Bu görüşme ajansımın bilgisi dışında. | Open Subtitles | أولاً ، أريد أن أؤكّد لك بأنه لا أحد من وكالتي يعلم بخصوص هذا الإجتماع |
Belirtmek isterim ki Bu görüşme tamamen gönüllü olarak yapılıyor. | Open Subtitles | ـ أجل لأكون واضحة، هذه المحادثة ستكون عمل طوعي تماماً من عندنا. |
Bu görüşme Ciddi Suçlar Birimi'nde gerçekleşiyor. | Open Subtitles | هذه المحادثة تتم في وحدة الجرائم الخطيرة |
Ne kadar hoş olmasa da Bu görüşme, o uçakları saldırıdan koruyabilir. | Open Subtitles | هذه المكالمة مهما كانت ليست جيدة لك ستنقذ هذه الطائرات من الهجوم عليها |
Ayrıca sizi Bu görüşme için hazırlayabilecek çok insan yok. | Open Subtitles | كمّ أنّ القليل فقط من الناس من يستطيعون إعلامك عن هذا الحوار |
Benim sorunum değil. Bu görüşme bitmiştir. | Open Subtitles | لا علاقة لى بها و هذه المقابله انتهت |