bu görüntüler çok öğretici olmayabilir ama belki yüz şekilleri ilgi çekici olabilir. | Open Subtitles | هذه الصور ليست للتعليم لكنها مثيرة من الناحية السيمائية سيمائية : علم الإشارات |
Ama bu görüntüler en önemli faktördeki değişim hakkında bize bilgi veremez. | Open Subtitles | لكن ليس بإمكان هذه الصور إطلاعنا على التغييرات الحاصلة على أهم عامل، |
bu görüntüler elimize yeni ulaştı. | Open Subtitles | ينظر الوارد إلى هذا الفيديو فقط في. |
bu görüntüler, aradaki uzaklık nedeniyle yaklaşık 20 saniye gecikmeli olarak bize ulaşıyor. | Open Subtitles | هذه اللقطات متأخرة حوالى 20 ثانية بسبب بُعد المسافة بيننا |
Ama bu görüntüler ben tanrıya ulaşmaya çalıştığımda ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | لكن هذه الرؤى تحدث فقط عندما أصلي للإله |
bu görüntüler, 9 yıl önce boğazını keserek öldürmekle suçlandığı kadının kocası tarafından önduruşma öncesi saldırıya uğrayan Henry Dahl'ın görüntüleri. | Open Subtitles | كان هذا المشهد قبل تسع سنوات عندما تعرّض (هنري دول) للهجوم ، قبل جلسة الإستماع من قبل زوج المرأة التي أتّهم بقطع حلقها |
bu görüntüler, Kocaayak Avcıları adlı bir televizyon programından. | Open Subtitles | هذه لقطات من برنامج تلفزيوني يدعى بصائدي القدم الكبيرة |
bu görüntüler müzenin statüsü en son tartışılmaya başlandığında çekildi. | Open Subtitles | هذه الصور أُخذت من آخر مرة تعرض فيها المتحف للمراجعة |
Eğer bu görüntüler sizi rahatsız ediyorsa işimizi doğru yapmışız demek. | TED | إذا كانت هذه الصور غير مريحة أو مزعجة لكم، وهذا يعني اننا قد قمنا بالعمل المناسب. |
Oren Yakobovich: bu görüntüler tüm dünyada yayınlandı ama daha da önemlisi aynı toplumda da yayınlandılar. | TED | أورين يكوبوفيتش: لقد بثت هذه الصور في جميع أنحاء العالم, ولكن الأهم من ذلك, فقد تم بثها للمجتمع. |
bu görüntüler, bugün burada dinleyici olarak bulunan arkadaşım ve meslektaşım Mark Boyer'e ait. | TED | هذه الصور التقطها صديقي وزميلي، مارك بوير، الموجود هنا اليوم ضمن الحضور. |
bu görüntüler bana yalnızda tek bir hikâye anlatıyor. | Open Subtitles | هذا الفيديو يحكـي لي قصـة واحـدة |
- bu görüntüler sahte. | Open Subtitles | هذا الفيديو مزيف. |
Evet, bu görüntüler şu anda her yerde. | Open Subtitles | -أجل، هذا الفيديو في كلّ مكان الآن . |
bu görüntüler her ne kadar rahatsızlık verici olsalar da haber alma hakkınız olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | رغم أنّ مترددين لعرض ... هذه اللقطات ... إلا أنّ نعتقد أنّ هذه مهمه لنا جميعاً |
Ama bu görüntüler cinayetten önce çekilmiş. | Open Subtitles | لكن هذه اللقطات أُخِذت قبل حدوث الجريمة |
Sadece KWLA'ye özel bu görüntüler profesyonel haberalma servisi Video Prodüksiyon Haberleri tarafından kaydedildi. | Open Subtitles | هذه اللقطات التي يتم عرضها حصرية لقناة كيه دبليو إل إيه والتي صورت بواسطة فيديو برودكشن نيوز خدمة محترفة للحصول على الأخبار |
Belki bu görüntüler tanrıdan geliyordur. | Open Subtitles | أعني, ربما هذه الرؤى من الإله |
Sam bu görüntüler gerçek olsa bile... | Open Subtitles | حتى و إن كانت هذه الرؤى حقيقية يا (سام) |
bu görüntüler, 9 yıl önce boğazını keserek öldürmekle suçlandığı kadının kocası tarafından önduruşma öncesi saldırıya uğrayan Henry Dahl'ın görüntüleri. | Open Subtitles | كان هذا المشهد قبل تسع سنوات عندما تعرّض (هنري دول) للهجوم ، قبل جلسة الإستماع من قبل زوج المرأة التي أتّهم بقطع حلقها |
...bu görüntüler Mesih'in kargo bölümündeki kameralardan geliyor. | Open Subtitles | هذه لقطات من الكاميرا "الموضوعة داخل "المسيح |