Ben, Ajay Sharma olarak senin güvenini kazanamadım ama bu güven Vicky Malhotra olarak kazanıldı bu yarışta benimle karşılaşmak için hazır ol. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أربح ثقتك كأجاى شارما لكني ربحت تلك الثقة كفيكي مالهوترا في مضمار السباق في إجتماع واحد |
bu güven ve sevgiyi kullanıp kimin için çalıştığını öğreneceksin. | Open Subtitles | وأنت ستأخذ تلك الثقة وذلك الحبّ و ستستعمله لتكتشف مع من هي تعمل |
Bana güvendin. bu güven neredeyse ölümüne yol açacaktı. | Open Subtitles | أنت وثقت بي, تلك الثقة أدت تقريبا إلى قتلك. |
Apophis'in birliklerine yeniden katıldığında bu güven SG-1'a çok pahalıya maloluyordu. | Open Subtitles | هذه الثقة , كادت أن تكلف "إس جي 1" غالياً عندما عاد الى صفوف أبوفيس |
bu güven kendine bir anda nereden geldi? | Open Subtitles | من أين جاءت كل هذه الثقة في وقت قصير؟ |
bu güven her zaman orada değildir. | TED | و هذه الثقة لا توجد دائماً |
bu güven duygusu olmadığı sürece, terapiden bir sonuç alamazsın. | Open Subtitles | وبدون تلك الثقة لايمكن للمريض ان ينخرط في العلاج |
İki polis arasındaki ilişki güven üzerine inşa edilir, ve bu güven yıkıldığı zaman, kötü şeyler olur. | Open Subtitles | العلاقة بين شرطيين مبنية على الثقة, وعندما تكسر تلك الثقة أشياء سيئة تحصل |
bu güven oyu için minnettar olduğumu bilmeni isterim. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف إنى أقدر تلك الثقة |
Ve bu güven onda büyük bir enerji patlaması yaşattı. | Open Subtitles | و تلك الثقة أعطته نفحة كبيرة من الطاقة. |
bu güven ne kadar büyük? | Open Subtitles | إلى أى مدى تلك الثقة ممتدة؟ |
bu güven Phil'in, çok azlarının düşlediği azameti kazanmasını sağlıyor. | Open Subtitles | تلك الثقة تقود (فيل) لتحقيق عظمته ، بالقليل ما يمكنه أن يحلم |
Doğru. bu güven Symchay'nin öldürülmesine neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | حسنٌ, تلك الثقة تسببت في مقتل (سيمشي) |
Yıllarca çalıştıktan sonra aramızda güven inşa ettik... ve bu güven bizim temelimiz, Eric. | Open Subtitles | و لقد قمنا ببناء ثقة بعد سنوات من العمل الجاد و هذه الثقة أساسنا يا (إيريك) |