Cezbediciydi, her şeyi unutturup bu hediyeyi kabul ettirecek kadar cezbediciydi. | Open Subtitles | ومن المغري، لذلك مغريا لنسيان كل شيء ومجرد قبول هذه الهدية. |
bu hediyeyi değerli yapan şey, dişinin yumurtalarını beslemek için kullanacağı proteinle dolu olması. | TED | ما يجعل هذه الهدية قيمة إلى هذا الحد هو أنها مملوءة بالبروتين الذي تستخدمه الأنثى لتغذية بيضها. |
Babana, bu hediyeyi sana kimin verdiğini söyleyeceksin, değil mi Wilhelm? | Open Subtitles | ستخبر والدك عن الذي قام باعطاء هذه الهدية لك أليس كذلك ؟ |
Beni kaçıran kişilerin, bana bu hediyeyi vermeleri tesadüf olamaz. | Open Subtitles | الناس الذين أخذوني لا يمكن ان تكون مصادفه ان يعطوني هذه الهديه الرائعه |
bu hediyeyi kabul edeceksin, dedi çünkü sen de bir gün bunu hak eden birine vereceksin. | Open Subtitles | و ثم قال "ستقبل بهذه الهدية لأنه يومًا ما عليك إعطائها إلى شخص آخر يستحقّها" |
Bu bir hediyedir bizler için. Ve şimdi bu hediyeyi kullanırken dikkatli olmalıyız, | TED | يجب علينا أن نتنبه الآن بأن نستخدم هذه الهبة |
Lütfen bu hediyeyi Bay Hareton Earnshaw'a verin, ona, kabul ederse okumayı öğreteceğimi, redderse, yukarı çıkıp bir daha kendisiyle uğraşmayacağımı söyleyin. | Open Subtitles | خذي هذه الهدية للسيد هريتون إيرينشاو وأخبريه إذا كان سيقبلها سَأَجيءُ وأُعلّمُه |
Biliyor musun birinin sana bu hediyeyi vermiş olması seni çileden çıkartıyordur. | Open Subtitles | تعرف، يجب أنه يقتلك أن أحداً أهداك هذه الهدية. |
bu hediyeyi beğenmedim. Ayrıca, sana güvenmiyorum. | Open Subtitles | لا تعجبني هذه الهدية بجانب أنني لا أصدّقك |
Sen, bana bu hediyeyi neden verdin,bu kadar yıl sonra? | Open Subtitles | لماذا لم تهديني هذه الهدية كل تلك السنوات ؟ |
Majesteleri, aynı zamanda bu hediyeyi kabul etmenizi arzu ediyor. | Open Subtitles | بالقيادة, اعرف بانه لن يفشل في واجبه جلالته يتمنى أيضا أن تقبلي هذه الهدية |
bu hediyeyi bana veren kişi de zamanında benim ölmemi istemişti. | Open Subtitles | الشخص الذي أهداني هذه الهدية أرادني ميّتًا كذلك. ليس قبل مدة طويلة، |
Lütfen, bu hediyeyi, minnettarlığımın küçük bir simgesi olarak kabul edin. | Open Subtitles | كتعبير صغير عن امتناني, ارجوك اقبل هذه الهدية. |
Sana bu hediyeyi vermek istiyorum. İlkim olmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أمنحك هذه الهدية أريد أن تكون الأول |
EVet, Fakat önce bu hediyeyi Tribeca'da aşık eşcinsel bir çifte vereceğim | Open Subtitles | نعم , ولكن حينما أعطي هذه الهدية للزوجين من نفس الجنس في تريبيكا |
Yeni bir kalp epey kıymetli bir hediye ve bu hediyeyi yalnızca sağlığına kavuşabilecek ve onu iyi bir şekilde koruyabilcek olan kişilere veriyoruz. | Open Subtitles | قلبٌ جديد ، هو هدية ثمينة و نحن فقط نعطيه لهؤلاء ...الذين ، سوف يعاملون هذه الهدية بالرعاية و الاحترام |
Merhaba Penny. Sana bu hediyeyi bırakmak için uğradım. | Open Subtitles | أهلاً "بيني" لقد أتيت فقط لأحضر لكِ هذه الهدية |
bu hediyeyi kabul etmesini rica ediyorum. | Open Subtitles | بأن يقبل هذه الهدية من الحكومة |
bu hediyeyi alamam, dedim, bu hediyeyi kabul edemem. | Open Subtitles | قُلت "لا يمكنك إعطائي هذه الهدية لا يمكنني قبول هذه الهدية" |
Anne, bu hediyeyi bana Dan Dedem almış. | Open Subtitles | ماما جدي دان أعطاني هذه الهديه لعيد ميلادي |
Ve eğer bu hediyeyi kabul ederseniz çok mutlu olacaktır: | Open Subtitles | وسيكون له الشرف اذا قبلت بهذه الهدية |
- Hiç de bile. Sana bu hediyeyi verme fikri, banliyöde yaşadığın her günü aşma fırsatı ve bir rock yıldızıyla seks yapma hikâyesi sana yıllarca akşam yemeklerinde çok büyük bir üstünlük sağlayacak, işte benim için eğlenceli kısmı burası. | Open Subtitles | لا, على الاطلاق أنا أعطيك هذه الهبة هذه الفرصة لتثيري حياتك البئيسة |
Evet, bu hediyeyi kabul ediyoruz çünkü bir kere yaşıyorsun. - YOLO | Open Subtitles | وأجل، نحن نقبل هذه الهديّة لأنّكَ تعيش مرة واحدة. |