İtiraf etmeliyim ki Pemberley'in bu kadar harika bir malikane olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | اعترف بانه لم تكن لدي ادنى فكرة بان بيمبرلي عقار بهذه الروعة |
Almanya'da dizayn edilen Kanada'da yapılan parçalarının Meksika'da montajlandığı bir Amerikan arabasının bu kadar harika olacağını düşünemezdim. | Open Subtitles | لم أحلم مطلقاً بسيارة أمريكية تم تصميمها في (ألمانيا) وتجميعها في (المكسيك)، من قطع صنعت بـ(كندا) قد تكون بهذه الروعة |
Peki, Emily ile aran madem bu kadar harika, neden onunla hemen evlenmiyorsun? | Open Subtitles | حسناً إن كان الأمر عن (إميلي)بهذه الروعة فلمَ لا تتزوجها إذن؟ |
Bu durumu bu kadar harika yapan da bu zaten. | Open Subtitles | و هذا ما يجعل الأمر مثالياً |
Bu durumu bu kadar harika yapan da bu zaten. | Open Subtitles | و هذا ما يجعل الأمر مثالياً |
Bu durumu bu kadar harika yapan da bu zaten. | Open Subtitles | و هذا ما يجعل الأمر مثالياً |
Bu durumu bu kadar harika yapan da bu zaten. | Open Subtitles | و هذا ما يجعل الأمر مثالياً |