Bu mağaza New York'un en lüks ve gözde mağazalardan biriydi. | Open Subtitles | هذا المتجر كان الأكثر جمالاً, الأكثر فخامةً |
İade sayesinde Bu mağaza bizim! | Open Subtitles | ،الشكر لميزة الإرجاع أصبح هذا المتجر خزانة ملابسنا |
Bu mağaza en güvenli yer. | Open Subtitles | وفي الواقع ، فإن هذا المتجر آمن كما في أي مكان |
Bu mağaza tüm güzelliklerin olduğu bir mekan. | Open Subtitles | هذا المتجر هو مكان لجميع الأشياء الجميلة |
Bu mağaza açıldığında işler çok yoğun olacak. | Open Subtitles | ...عندما يفتح هذا المخزن صدقني ، العمل سيزدهر كثيراً |
Ama Bu mağaza, bizden çok sonra bile ayakta olacak. | Open Subtitles | لكن هذا المتجر سيستمر لفترة طويلة بعد موتنا |
Birkaç hafta öncesine kadar Bu mağaza alman ürünleriyle doluydu. | Open Subtitles | حتى قبل إسبوعين, هذا المتجر كان ممتلئ ببضائع ألمانية. |
Bu mağaza denizkızları iler kirletilmiş tonbalığı satmaktadır. O program tamamen aldatmaca Virginia. | Open Subtitles | هذا المتجر يبيع لحم حورياتُ بحرٍ معلبٍ وملوث لقد كان كلُّ ما فعلتيه مقتبسٌ من هذه يا فيرجينيا |
Ah, her şey Bu mağaza manevi değeri vardır. | Open Subtitles | اوه , كل شئ في هذا المتجر لديك فيه ذكرى ومكانة خاصة. |
Bu mağaza, burası, bütün bu fikir sensin. | Open Subtitles | هذا المتجر هذا المكان ، وهذه الفكرة برمتها تمثلك أنت |
Bu mağaza, iki pastane, Via Forcello'daki laboratuar. | Open Subtitles | ولكن تذكر هذا المتجر ودكانا الحلويات |
Bu mağaza çocukluğumdan beri burada. | Open Subtitles | هذا المتجر هنا، منذ أن كنتُ طفلة |
Bu mağaza pek kâr sağlamıyor. | Open Subtitles | هذا المتجر لا ربح فيه |
Bu mağaza müthiş. Gençlerle dolu, kocaman bir yer. | Open Subtitles | {\pos(192,200)}هذا المتجر رائع صيحة لدى الشباب |
Yaptığım her şey, Bu mağaza her tuğla, her stand hepsi onun için. | Open Subtitles | إنها (روز). كل شيء قد قمت به قط، هذا المتجر, كل لُبنة, كل عدّاد... كله كان لأجلها. |
Bu mağaza benim. | Open Subtitles | وأنا أملك هذا المخزن. |