Bu yerde yaptığın şeyler bu okul, çocuklar için tüm bu yaptıkların... korumaya değer şeyler. | Open Subtitles | ماذا فعلت بهذا المكان المدرسة،ومافعلتهمعالأولاد.. الأمر يساوي الكثير |
Biz Bu yerde kurtuluş vaat ediyoruz. | Open Subtitles | وهنا بهذا المكان ، فنحن نعرض وسيلة للنجاة ^ مرحباً بالجدد ^ |
Dürüst olayım, Bu yerde en sevdiğim şey tek başına gelip oturuyorsun ve biriyle muhabbete koyuluyorsun. | Open Subtitles | عليّ أن أكون صريح، ما يعجبني بهذا المكان أنّك تأتي بمفردك وتجلُس وتتحدث مع الناس. |
İhtiyaçlarınızın elinizin altında olmadığı Bu yerde zorluklarla karşılaşacağınızı biliyorum. | Open Subtitles | سوف يكون هذا صعباً فى هذا المكان البائس حيث لا تستطيع أن تجد ما تحتاجه |
Bu yerde banyo olsa iyi olur. | Open Subtitles | من الافضل ان يكون هناك حمام في ذلك المكان |
Sayı üstünlüğü tek güçtür, Bu yerde güç bizim olsun istiyorum. | Open Subtitles | القوه في هذا المكان بالكثر وأريد أن نكون نحن هذه القوه |
Bu yerde kadınlarla erkekler aynı tuvaleti kullanıyormuş. | Open Subtitles | إستعمال الرجالَ والنِساءَ نفس الحمّامِ في هذا المكانِ. |
Bu yerde oturup diğer orospularla birlikte çürüyeceksin. | Open Subtitles | ستبقى بهذا المكان وتتعفن مع بقية العاهرات |
Ama Bu yerde hayatta kalmak istiyorsan beni biraz itmeni öneririm. | Open Subtitles | لكن إن أردت النجاة بهذا المكان أقترح عليك أن تدفعني. |
*Şu anda, Bu yerde * * yanlışlıklar, hatalar * * çok fazla, çok geç * * kimim ki, beklemeni isteyeyim? | Open Subtitles | "بهذا الزمن، بهذا المكان" "أخطأت دونما شك" "أطلت، تأخرت" |
Bu yerde gerçekten ters giden bir şeyler var. | Open Subtitles | أتعلمين، هناك شئ ما خطأ بهذا المكان |
Ben burada, Bu yerde, bu sandalyede oturuyor olmamalıydım. | Open Subtitles | ... ما كان يجب علي ان اكون هنا , علي هذا الكرسي . بهذه البدلة , بهذا المكان |
Senin için Bu yerde zamanı yavaşlatabilirim. | Open Subtitles | يمكننى إبطاء الوقت بهذا المكان |
Bu yerde bir şeyler var. | Open Subtitles | لدى شعور غريب بهذا المكان |
Bu yerde bir gece daha geçireceğime inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تصديق أنى سأقضى ليلة أخرى فى هذا المكان |
Hala beni Bu yerde yalnız bırakacağına inanamıyorum. | Open Subtitles | مازلت لا أصدق أنك ستتركنى وحدى فى هذا المكان |
Bu yerde 9 gün geçirdikten sonra o kapının ardında ne var kim bilir. | Open Subtitles | تسعة أيام فى هذا المكان ؟ من يعرف ماذا مر من هذا الباب ؟ |
Ben şeyler inanmazsınız Bu yerde ne gördüm. | Open Subtitles | أشياء رأيت يحدث في ذلك المكان لن نؤمن لك. |
Bu yerde sevdiğim herkesi kaybettim. | Open Subtitles | فقدت كل شخص أحببته في ذلك المكان |
Eğer bu konuda bana karşı koymayı kesmezsen tüm çocukluğunu Bu yerde geçireceksin. | Open Subtitles | إن لم تكفّي عن هذا التحدي، قد تظلين في هذا المكان لبقية طفولتك. |
Her gün geldiğim Bu yerde beni görmek seni şoke etmiştir. | Open Subtitles | هو يَجِبُ أَنْ يَكُونَ a صدمة لإيجادي هنا في هذا المكانِ بأنّني أَجيءُ إلى كُلّ يوم مِنْ حياتِي. |
Su ile milyonlarca yıl boyunca aşınmış, sonsuz gibi görünen Bu yerde oturup konuştuk. | TED | وكنا لا نفعل شيئاً إلا أن نجلس في هذا المشهد الذي يبدو أبديًا المنحوت من قبل الماء على مدار ملايين السنين، ونتحدث. |
Bu yerde benim aradığım dışında her şey var, bir televizyon. | Open Subtitles | المكان فيه كل شيء الا الشيء الوحيد الذي اهتم لأمره، تلفاز |