Masa'nın bulaşık yıkamayı ödeme şekli olarak kabul ettiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن المطعم سيقبل بغسل الصحون كنوعٍ من الدفع |
Bir dahaki sefere çamaşır deterjanı kullanmazsan bulaşık suyu daha etkili olur. | Open Subtitles | لا تستعمل مسحوق الغسيل في المرّة القادمة، وستعمل غسالة الصحون كما يجب. |
Bir dahaki sefere çamaşır deterjanı kullanmazsan bulaşık suyu daha etkili olur. | Open Subtitles | لا تستعمل مسحوق الغسيل في المرّة القادمة، وستعمل غسالة الصحون كما يجب. |
Bir bulaşık makinemiz yok mesela ya da bir mikrodalga fırınımız. | Open Subtitles | فمثلاً، ليس لدينا غسالة صحون أو ميكرو ويف |
Mutfakta 3 kişilik bulaşık var. | Open Subtitles | حسنا هناك صحون متسخة لثلاث اشخاص في المطبخ |
- Yeni boya, yeni dolaplar, yeni döşeme yeni bir mikrodalga, yeni bulaşık makinası. | Open Subtitles | طلاء جديد، خزائن، أرضيات. ميكرويف جديد، غسّالة أطباق جديدة صامتة. |
bulaşık yıkamaktan nefret edersin, demek ki bir şeyler yolunda değil. | Open Subtitles | اذا انت تكرهين غسيل الاطباق مما يعني ان هناك شيء سيء |
İki kez, ve bulaşık makinesi sonunda gerçekten bir süpriz oldu. | Open Subtitles | مرتين، و غسالة الصحون الجديدة أنتهت بكونها مفاجئة بعد كل شيء. |
Adamların, sana çaktıktan sonra çüklerini bulaşık makinesine sokmalarını istiyorsan olur. | Open Subtitles | شئ طبيعي إذا أردتي أشخاصا يبدأون بتنظيف الصحون بعد أن يضاجعوك |
Life dergisi, bu çabaya ev hanımlarını bulaşık angaryasından kurtaracak kullan-at ürünleri tanıtarak yardımcı oldu. | TED | مجلة لايف ساعدت في هذا المجهود بإعلان وصول المرميات التي ستحرر الزوجة من شقاء غسيل الصحون |
Ama diyelim ki dün, bulaşık makinesine tabakların doğru dizilme biçimi konusunda büyük bir tartışma yaptınız. | TED | ولكن دعونا نفترض فقط أنه يوم أمس قد دخلتم في شجار كبير حول الطريقة المناسبة لتعبئة غسالة الصحون. |
Senin yemek yapmanı ya da bulaşık yıkamanı bile istemiyoruz. | Open Subtitles | ولا حتى نريدك أن تكون طباخ أو تغسل الصحون |
Özür dilerim. Yemek için belki de bulaşık makinesine bakmalıyım. | Open Subtitles | أنا أسف، ربما يجب أن أبحث عن بعض الطعام في غسالة الصحون |
Ben de bu ülkeye ilk geldiğimde bulaşık yıkadım. | Open Subtitles | أنا أيضا قد غسلت الصحون عندما جئت إلى أمريكا. |
Ona saati söylemeyi, bisiklete binmeyi bulaşık makinesinin buharından korunmayı ben öğrettim. | Open Subtitles | علمتها ان تقرأ الوقت ان تركب الدراجة , وكيف خلق البخار من غسالة صحون |
Ama enerji harcamayan 3 silindirli bir bulaşık makinesi bakıyorsan, doğru kızla konuşuyorsun demektir. | Open Subtitles | المكانس الكهربية، ولكن لو أنت بالسوق وأمامك غسالة صحون ثلاثية الأشواط موفرة للطاقة و بخيار نصف تحميل، أنا مرشدتك |
Onu bulduklarında kirli bulaşık suyunun içinde yatıyormuş. | Open Subtitles | كان مستلقيّ على مجلى صحون قذر لفتره من الزمن قبل أن يجدوه |
Riverfront Kafe'de bozuk bir bulaşık makinemiz var. | Open Subtitles | لدينا غسالة أطباق مكسورة فى مقهى ريفرفرونت. |
bulaşık yıkamaktan nefret edersin, demek ki bir şeyler yolunda değil. | Open Subtitles | اذا انت تكرهين غسيل الاطباق مما يعني ان هناك شيء سيء |
Böylece içerisinde çok küçük bulaşık teli parçaları olan asfalt elde edersiniz. | TED | حينها سنحصل على إسفلت يحتوي على قطع صغيرة من سلك الغسيل داخله |
bulaşık taşımaktan çok yorulmuştum dünyanın başka bir tarafını göreyim dedim ve buraya geldim. | Open Subtitles | و كنت قد تعبت من غسل الأطباق,و كنت متلهّفاً للخروج الى العالم |
Eee, lava lambası ve bulaşık teknesi olan böyle bir şeyi inşa edebilecek kimi tanıyoruz? | Open Subtitles | إذاً، من قد يستطيع أن يبني واحدة من هذه الأشياء من مصباح الحمم البركانية، وبالوعة مطبخ ؟ |
Sen bulaşık yıkanması ve yerlerin süpürülmesine şeytani mi diyorsun? | Open Subtitles | هل تسمي غسيل الأطباق ومسح الأرض من عمل الشيطان؟ |
Ayrıca, tıraş losyonu da bulaşık deterjanı gibi kokuyor. | Open Subtitles | زائد يشتمّ مجموع إجمالي، مثل هو يستعمل صابون صحن للقولونيا. |
Graham kırdığı için yeni bir bulaşık makinesi lazım. | Open Subtitles | نحتاج غاسلة أطباق جديدة لأن غراهام كسر الحالية |
bulaşık rafı alırsınız bir odayı ikiye bölmek için ortaya çarşaf asarsınız. | Open Subtitles | شراء رفوف للأطباق تعليق أغطية لجعل الغرفة الواحدة تصبح إثنان |
Bir ara Annie'nin bulaşık yıkarken giydiği eldivenleri ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | حتى أنهم قدوموا قفازات خالتي "آني" لغسيل الأطباق كدليل بإحدى المرات |