"bulabileceğin" - Translation from Turkish to Arabic

    • تجده
        
    • ستجده
        
    • تجدها
        
    • تجدني
        
    • تجدينه
        
    • تبيّنه
        
    • تجدينها
        
    • تجلب دليلا
        
    Basanti'nin "tongası", burada bulabileceğin tek şey. Open Subtitles باسنتي تونجا هي كل ما سوف تجده حول هذا المكان.
    O bir tohum, aslında, ama öyle herhangi bir fidanlıkta bulabileceğin bir şey değil. Open Subtitles في الحقيقة إنها بذرة, ولكن ليست النوع الذي تجده في المشاتل المحلية.
    Burada bulabileceğin tek şey ölüm ve acı. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي ستجده هنا الموت والمعاناة.
    Ya bu ayakları bırak ya da bu şehirde bulabileceğin tek iş arazinin birine bakan güvenlik elemanlığı olsun. Open Subtitles وإلاّ فإنّ العمل الوحيد الذي ستجده في هذه المدينة هو حراسة مكبّ نفايات
    Dostum, onu sadece senin bulabileceğin yere geldi Open Subtitles . يا رجل , هى إختارت المكان الوحيد الذى يمكنك أن تجدها فيه
    Sana ihtiyacım var . Burada. Beni hep bulabileceğin yerde. Open Subtitles أن أكون هنا حيث يمكنك أن تجدني دائماً لكنني أريدك أن تكون هناك لتثق بي
    Madem kibarca sordun, ilginç bulabileceğin bir şey daha. Open Subtitles حسنا، بما انكِ سألت بلطف اليك شيء اخر ربما تجدينه مهما
    Bu defter hakkında bulabileceğin her şeyi bulmanı istiyorum. Open Subtitles أريدك أن تتبيّني ما بوسعكِ تبيّنه بشأن هذه المفكرة
    Ama elimde ilginç bulabileceğin birkaç bilgi var. Open Subtitles لكن لدي بعض المعلومات التي ربما تجدينها مهمة
    Haydi yapalım şunu. Bize yırtıcı birini bul. bulabileceğin en orospu çocuğu avukatı bul bize. Open Subtitles أحضر لنا شيطان، أحضر لنا أشرس محامي وغد يمكنك أن تجده
    Bakabileceğin en iyi şekilde baktın. Bugün bulabileceğin başka bir şey yok. Open Subtitles ، لقد بحثت بقدر إستطاعتك . لاشيء يمكنك أن تجده اليوم
    Üstelik yerel spor eşyaları dükkânında bulabileceğin bir şey değil bu. Open Subtitles وهذا ليس سلاحًا تجده في متجركَ المحليّ للأدوات الرياضيّة.
    Bu günlerde kampüslerde neler bulabileceğin insanı korkutuyor doğrusu. Open Subtitles يُخيف ما بوسعك أن تجده في الحرم الجامعيّ هذه الأيّام.
    Üzerimde bulabileceğin tek şey kan sulandırıcı ilaçlar. Open Subtitles الشىء الوحيد الذى ستجده معى هو سيولة قليلة فى الدم.
    Elindeyken zevkini çıkar evlat çünkü avlanmak bu hayatta bulabileceğin en belirgin şeydir. Open Subtitles لذا استمتع بينما أنت على قيد الحياة يا فتى ...لأن الصيد هو الشيء النقي الوحيد الذي ستجده في الحياة
    bulabileceğin en yakını ayak takımı. Open Subtitles أقرب ما ستجده شخص من هنا وهناك
    Her köşede bulabileceğin şeylerdi, ve saplantı haline geldi. Open Subtitles والتي تجدها عن كل زاوية ،وأصبح الامر هوساً
    Sadece burada bulabileceğin başka şeyler de var. Open Subtitles . هنالك أمور أخرى لا يمكنك أن تجدها إلا هنا
    Beni hep bulabileceğin yerde. Open Subtitles أن أكون هنا حيث يمكنك أن تجدني دائماً لكنني أريدك أن تكون هناك لتثق بي
    - Sadece ilginç bulabileceğin özel bir kitap. Open Subtitles -إنه مجرد كتاب معين قد تجدينه مثيراً للاهتمام
    Felicity, bu defter hakkında bulabileceğin her şeyi bulmanı istiyorum. Open Subtitles (فليستي)، أريدكِ أن تتبيّني ما بوسعكِ تبيّنه بشأن هذه المفكرة.
    Kategori, hırdavatçıda bulabileceğin şeyler. Open Subtitles الفئة أشياء تجدينها في متجر الخردوات
    Elinde anahtarın olacak ve sonraki hedefini bulabileceğin bir posta kutun, hedefi öldürdüğünü belgelediğinde paranı da posta kutunda bulacaksın. Open Subtitles كلّ ما لديك هو ذلك المفتاح هدفك الموالي في الصندوق ونقود استغلال تنتظر هناك حين تجلب دليلا على الموت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more