"bulabilirler" - Translation from Turkish to Arabic

    • يجدوا
        
    • يجدون
        
    • سيجدون
        
    • إيجادنا
        
    • قد تجد
        
    • بإمكانهم العثور
        
    • يجدوننا
        
    • فيمكن تعقبه
        
    Belki papaz konutuna gidersen, sana bir barınak bulabilirler. Open Subtitles ربما، إذا إستشرت الأبرشية يمكن أن يجدوا ملجأ من أجلك
    Bu yüzden bu evi de bulabilirler. Buraya gelebilirler. Open Subtitles وهكذا يمكنهم أن يجدوا هذا المنزل ويمكن أن يأتوا هنا
    Arama timi gönderilsin. Belki başka vücut parçalarını da bulabilirler. Open Subtitles فلنحضر فريق بحث إلى هنا، لعلّهم يجدون أطراف جثّة أخرى
    Her an doktorlar antitoksini bulabilirler. Open Subtitles الدكتور قال اى يوم من الان ربما يجدون العلاج
    İmkanı yok, yani bir ipucu bulabilirler fakat asla kaynağını bulamazlar. Open Subtitles اعني انهم سيجدون مخرج صعب ولكن لن يكتشفوا اين مكان المصدر
    Burada kalmalıyız, bizi ancak böyle bulabilirler. Open Subtitles -علينا البقاء مكاننا كي يتمكنوا من إيجادنا
    Fransız yetkililer, Onu burada toplama kampına sokacak sebep bulabilirler. Open Subtitles قد تجد السلطات الفرنسية ذريعة لوضعه في معسكر اعتقال هنا.
    Adli Tıp'a bırakıp,incelemelerini söylerim, belki neye ait olduğunu bulabilirler. Open Subtitles سأجعل الجنائيين يلقون نظرة عليها ليروا إذا كان بإمكانهم العثور على تطابق
    Belki oraya gidip durursak, bizi görebilirler ve bulabilirler Open Subtitles ربما لو ذهبنا هناك سوف يجدوننا
    Tabloyu büyücülerinize götürmeyi önerebilir miyim? Zamanla, kitabı oradan çıkarmanın bir yolunu bulabilirler. Open Subtitles لنأخذ الرسمة إلى مُشعوذيك وفى الوقت المناسب ربما يجدوا طرقة .لأستخلاص
    Bir kere seni kodeslerine atınca orada uzun süre tutmanın yollarını bulabilirler, Cesar. Open Subtitles ,بمجرد أن يتم إعتقالك يمكنهم أن يجدوا المببرات لإبقائك معتقل لفترة طويلة يا سيزار
    İşlerini görecek başka birini bulabilirler. Open Subtitles يمكن أن يجدوا شخص آخر لسحق أعدادهم
    Çünkü belki bu yolla bir adam ve bir ip dışında kendilerine bir yol bulabilirler. Open Subtitles لأنهُ بهذة الطريقه رُبما يجدون مخرجًا والذي لايشمل اعدامهن
    Belki farkında olmayabilirsin ama denize açılan erkekler, huzuru birbirlerinin kollarında bulabilirler. Open Subtitles تعلمين، ربما أنتِ لا تعرفين عن هذا ولكن هناك تقليد عريق للرجال في البحر يجدون الراحة في أحضان بعضهم البعض
    Bu ortamda büyüyen insanlar bunu motive edici bulabilirler. Ama herkesin tek başına seçim yapma baskısı altında büyüyüp gelişeceğini farzetmek bir hata olur. TED والناس الذين يعيشون ضمن هذا المفهوم يجدون ان هذا الامر محفز لهم ولكن من الخطأ ان نفترض ان الجميع قد يصيب او يبدع عند استقلاليته في الاختيار
    Ve farkina vardim ki baska kadinlar ve erkekler de kendilerini bunun araciligiyla bulabilirler bu da yaptigim konusmadan kitaba gecisim sebebi oldu. TED وأدركت أن نساء ا ورجالا كثرا سيجدون أصواتهم من خلاله ، ولهذا السبب انتقلت من المحادثة إلى الكتاب.
    Üniversitede futbol oynaması dışında daha güzel bir haber bulabilirler mi sanıyorsun. Open Subtitles تظنين أنّهم سيجدون شيئا أكثر تأثيرا لقولهِ من أنّهُ لعب كرّة القدم في الجامعة.
    Cep telefonum onlarda, içinde ne bulabilirler ki? Open Subtitles ، إن أعطيتهم هاتفي الجوال هل سيجدون أيّ شيء ؟
    Beni öldürecekler. Bizi her yerde bulabilirler. Open Subtitles قد يقتلونني يستطيعون إيجادنا بأي مكان
    Orada bizi bulabilirler. Open Subtitles قد يتمكنون من إيجادنا هُناك
    Fransız yetkililer, Onu burada toplama kampına sokacak sebep bulabilirler. Open Subtitles قد تجد السلطات الفرنسية ذريعة لوضعه في معسكر اعتقال هنا.
    Seni bunlarla bulabilirler mi? Open Subtitles بإمكانهم العثور عليك عن طرق هذا ؟
    Yerimizi her an bulabilirler. Open Subtitles أنه مجرد وقت قبل أن يجدوننا
    Bir ceset daha bulmuşlar. Onu öldürmesi için yolladığım adamın cesediyse benimle bağlantısını bulabilirler. Open Subtitles وجدوا جثّة أخرى معها، إن كان العميل الذي أرسلته لقتله، فيمكن تعقبه إليّ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more