"bulamamış" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم يجد
        
    • لم تجد
        
    • يجده
        
    • يعثروا
        
    • لم يجدوا
        
    • لم تعثر
        
    • يكن لديه
        
    • يمكن أن تجد
        
    • يتمكن من العثور
        
    • يتمكن من ايجاد
        
    • ولم تجد
        
    • العثورَ
        
    Hırdavat listesindeki malzemelerden hiçbirini bulamamış. Open Subtitles لم يجد أي من الأدوات في قائمة متجر القطع الغيار
    Neden bugüne kadar kimse hazineyi bulamamış? Open Subtitles كيف يعقل أن احداً لم يجد هذا الكنز من قبل ؟
    Sanırım her zaman kadınlardan hoşlanmış ama bu zamana kadar benim gibi birini bulamamış. Open Subtitles وكانت دائماً تحب الفتيات , لكن لم تجد ما تحب سوى بي
    Koca bir ordu onları bulamamış olabilir ama ikimiz bulabiliriz. Open Subtitles ربما لايستطع الجيش أن يجده و لكن بما أننا إثنان سيكون ممكناً
    Bölgeyi araştıran üniformalılar hiçbirşey bulamamış. Open Subtitles الشرطة الذين فتشوا المنطقة لم يعثروا على شيء
    Krallık aramış taramış ama prensesi bir türlü bulamamış. Open Subtitles بحث أهالي المملكة عنها مراراً وتكراراً ولكنهم لم يجدوا الأميرة
    Yetkililer kanıt falan bulamamış. Open Subtitles السلطات لم تعثر على أثار عمل إجرامي في القضيتين
    İzlerini diğerinde olduğu gibi saklamaya vakit bulamamış olabilir. Open Subtitles من الممكن أنه لم يكن لديه الوقت لتغطية أثاره.
    Amy, annen görmeye gelmiş ama seni hiç kimse bulamamış. Open Subtitles ايمي، وجاءت أمك أبحث عنك، ولكن لا أحد يمكن أن تجد لك.
    Anlaşılan otelde yer bulamamış(! ) Open Subtitles أعتقد انه لم يجد غرفة في الجهة الغربية الأفضل
    - Fakat cesedi kimse bulamamış. - Peki bu gün mesaiye geldi mi? Open Subtitles اضافة لم يجد احد الجثة هل ذهب الى العمل هذا الصباح ؟
    Adli tabip cesette şu 1000 küsürlü numaralar yazan kağıtlardan bulamamış. Open Subtitles لم يجد الطبيب الشرعيّ أيًّا من الأوراق ذات أعداد الآلاف في الجثّة
    Fakat HIV pozitifmiş annesi asla uygun bir donör bulamamış ve ölmüş. Open Subtitles كان مناسباً و أيضاً كان مصاب بنقص المناعة لم تجد الأم متبرعاً مناسباً فماتت
    Fakat HIV pozitifmiş annesi asla uygun bir donör bulamamış ve ölmüş. Open Subtitles كان مناسباً و أيضاً كان مصاب بنقص المناعة لم تجد الأم متبرعاً مناسباً فماتت
    Polis mekanı araştırmış ama bir şey bulamamış. Open Subtitles ، بحثت الشرطة في كل مكان و لكنها لم تجد شيئاً
    Üçüncü kardeşe gelince Ölüm onu yıllar boyu aramış ancak bir türlü bulamamış. Open Subtitles أما عن الأخ الثالث، فبحث الموت لسنوات كثيرة لكن لم يجده أبداً
    O yüzden adamı bulmak için bir ay boyunca her gece mahalleye gitmiş ama onu asla bulamamış. Open Subtitles لذا، عاد إلى الحيّ كل ليلة لشهر ليبحث عنه لكنه لم يجده
    - Aradıkları şeyi bulamamış gibi göstermiş olabilirler. Open Subtitles لجعل الأمر يبدو وكأنهم لم يعثروا على أي شيئ تماما
    İlk müdahale ekibi bir şey bulamamış. Open Subtitles أوّل المستجيبين من الشرطة لم يجدوا شيئاً
    Ön belirti yok, ama polisler cinayet için kanıt bulamamış. Open Subtitles ولم يعاني من أي نوبات قلبية من قبل ولكن لم تعثر الشرطة عن أي تلاعب أدى لوفاته
    Direksiyonu kıracak vakit bile bulamamış, avukat bey. Open Subtitles لم يكن لديه وقت للإنعطاف, أيها المستشار.
    Eric binanın önünü gören bir kamera bulamamış. Open Subtitles قال اريك انه لا يمكن أن تجد زاوية كاميرا مراقبة على واجهة المبنى.
    Ve çalışma olanağı da bulamamış çünkü o dönemin geleneksel tarzında çalmayı hâlâ kabul etmiyormuş. Open Subtitles و لم يتمكن من العثور على أيّ وظيفة للعزف لأنه لا يزال لا يريد أن يتكيّف مع نمط العزف التقليدي في ذلك الوقت
    Hodgins dökme demirden yapılan bir cinayet aleti bulamamış. Open Subtitles هودجينز) لم يتمكن من ايجاد سلاح مصنوع من الحديد)
    Tüm insan kaçakçılığı sitelerine bakmış, ama bir şey bulamamış. Open Subtitles لقد تفقدت كل موقع للإتجار الجنسي ولم تجد شيئا
    Ne demek "parayı bulamamış"? Open Subtitles مالذي تقصدهُ بلمْ يُمكنهُ العثورَ على المال؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more