Hırdavat listesindeki malzemelerden hiçbirini bulamamış. | Open Subtitles | لم يجد أي من الأدوات في قائمة متجر القطع الغيار |
Neden bugüne kadar kimse hazineyi bulamamış? | Open Subtitles | كيف يعقل أن احداً لم يجد هذا الكنز من قبل ؟ |
Sanırım her zaman kadınlardan hoşlanmış ama bu zamana kadar benim gibi birini bulamamış. | Open Subtitles | وكانت دائماً تحب الفتيات , لكن لم تجد ما تحب سوى بي |
Koca bir ordu onları bulamamış olabilir ama ikimiz bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما لايستطع الجيش أن يجده و لكن بما أننا إثنان سيكون ممكناً |
Bölgeyi araştıran üniformalılar hiçbirşey bulamamış. | Open Subtitles | الشرطة الذين فتشوا المنطقة لم يعثروا على شيء |
Krallık aramış taramış ama prensesi bir türlü bulamamış. | Open Subtitles | بحث أهالي المملكة عنها مراراً وتكراراً ولكنهم لم يجدوا الأميرة |
Yetkililer kanıt falan bulamamış. | Open Subtitles | السلطات لم تعثر على أثار عمل إجرامي في القضيتين |
İzlerini diğerinde olduğu gibi saklamaya vakit bulamamış olabilir. | Open Subtitles | من الممكن أنه لم يكن لديه الوقت لتغطية أثاره. |
Amy, annen görmeye gelmiş ama seni hiç kimse bulamamış. | Open Subtitles | ايمي، وجاءت أمك أبحث عنك، ولكن لا أحد يمكن أن تجد لك. |
Anlaşılan otelde yer bulamamış(! ) | Open Subtitles | أعتقد انه لم يجد غرفة في الجهة الغربية الأفضل |
- Fakat cesedi kimse bulamamış. - Peki bu gün mesaiye geldi mi? | Open Subtitles | اضافة لم يجد احد الجثة هل ذهب الى العمل هذا الصباح ؟ |
Adli tabip cesette şu 1000 küsürlü numaralar yazan kağıtlardan bulamamış. | Open Subtitles | لم يجد الطبيب الشرعيّ أيًّا من الأوراق ذات أعداد الآلاف في الجثّة |
Fakat HIV pozitifmiş annesi asla uygun bir donör bulamamış ve ölmüş. | Open Subtitles | كان مناسباً و أيضاً كان مصاب بنقص المناعة لم تجد الأم متبرعاً مناسباً فماتت |
Fakat HIV pozitifmiş annesi asla uygun bir donör bulamamış ve ölmüş. | Open Subtitles | كان مناسباً و أيضاً كان مصاب بنقص المناعة لم تجد الأم متبرعاً مناسباً فماتت |
Polis mekanı araştırmış ama bir şey bulamamış. | Open Subtitles | ، بحثت الشرطة في كل مكان و لكنها لم تجد شيئاً |
Üçüncü kardeşe gelince Ölüm onu yıllar boyu aramış ancak bir türlü bulamamış. | Open Subtitles | أما عن الأخ الثالث، فبحث الموت لسنوات كثيرة لكن لم يجده أبداً |
O yüzden adamı bulmak için bir ay boyunca her gece mahalleye gitmiş ama onu asla bulamamış. | Open Subtitles | لذا، عاد إلى الحيّ كل ليلة لشهر ليبحث عنه لكنه لم يجده |
- Aradıkları şeyi bulamamış gibi göstermiş olabilirler. | Open Subtitles | لجعل الأمر يبدو وكأنهم لم يعثروا على أي شيئ تماما |
İlk müdahale ekibi bir şey bulamamış. | Open Subtitles | أوّل المستجيبين من الشرطة لم يجدوا شيئاً |
Ön belirti yok, ama polisler cinayet için kanıt bulamamış. | Open Subtitles | ولم يعاني من أي نوبات قلبية من قبل ولكن لم تعثر الشرطة عن أي تلاعب أدى لوفاته |
Direksiyonu kıracak vakit bile bulamamış, avukat bey. | Open Subtitles | لم يكن لديه وقت للإنعطاف, أيها المستشار. |
Eric binanın önünü gören bir kamera bulamamış. | Open Subtitles | قال اريك انه لا يمكن أن تجد زاوية كاميرا مراقبة على واجهة المبنى. |
Ve çalışma olanağı da bulamamış çünkü o dönemin geleneksel tarzında çalmayı hâlâ kabul etmiyormuş. | Open Subtitles | و لم يتمكن من العثور على أيّ وظيفة للعزف لأنه لا يزال لا يريد أن يتكيّف مع نمط العزف التقليدي في ذلك الوقت |
Hodgins dökme demirden yapılan bir cinayet aleti bulamamış. | Open Subtitles | هودجينز) لم يتمكن من ايجاد سلاح مصنوع من الحديد) |
Tüm insan kaçakçılığı sitelerine bakmış, ama bir şey bulamamış. | Open Subtitles | لقد تفقدت كل موقع للإتجار الجنسي ولم تجد شيئا |
Ne demek "parayı bulamamış"? | Open Subtitles | مالذي تقصدهُ بلمْ يُمكنهُ العثورَ على المال؟ |