"bulamayacağız" - Translation from Turkish to Arabic

    • نجد
        
    • نعثر
        
    • نجدها
        
    • نتمكن من العثور
        
    • لن نجده
        
    • نَجِدَه
        
    • لن نستطيع العثور
        
    Bizim evimiz değil ama bizimkisi gibi bir yer de bulamayacağız. Open Subtitles أعلم إنها ليست مثل شقتنا ولكننا لن نجد مثل شقتنا أبدًا
    Durum umutsuz. Evreninizi vaktinde bulamayacağız. Open Subtitles هذا بلا فائدة لن نجد أبداً عالمكم في الوقت المناسب
    Muhtemelen katilin üstünde kurbanımızın kanını bulamayacağız. Open Subtitles ربما لن نجد دماء الضحية على القاتل ولماذا ؟
    Ne kadar çok araba var. Onu asla bulamayacağız. Open Subtitles ،سيكون هناك سيارات كثيرة لن نعثر عليها أبدا
    Bunun arkasında kim olduğunu asla bulamayacağız. Open Subtitles لن نعثر قط على المسؤول الحقيقي وراء كلّ هذا
    Bazı adamlar onu aldı ve ona korkunç şeyler yaptı. Cesedini de o kadar iyi bir yere sakladı ki, biz asla bulamayacağız. Open Subtitles أحدهم أخذها وفعل شيئاً مريعاً لها وأبرحها ضرباً، لن نجدها أبداً
    Efendim, eğer yapmazsak, filoyu bulamayacağız. Open Subtitles سيدى , إذا لم نفعل ذلك لن نجد الاسطول ابدا
    Bunu söylemeye gerek yok sen ve Aditi zaten- Hayatta birini bulamayacağız! Open Subtitles انا لم اخبرك لاني ظننت انك انت واديتي صحيح سوف لن نجد ذلك في الحياة
    Çünkü o aileyi birbirlerinden koparamazsak parayı bulamayacağız. Open Subtitles لأنّنا لن نجد المال الا اذا قمنا بتشتيت العائلة
    Yeni bir kanıt bulamayacağız. En azından burada. Open Subtitles لن نجد أيّ دليل جديد على الأقلّ، ليس هنا
    Çünkü daha fazla saldırı için kimyasal madde bulamayacağız. Open Subtitles لأنه لن نجد هناك أي كميات من المادة المطلوبة لهجمات أخري
    Nerede olduğunu bulamayacağız ama bir sonrakinde nerede olacağını bulacağız. Open Subtitles نحن لن نجد أين هو, و لكن سنجده حيث من المتوقع أن يذهب.
    Kötümser düşünecek olursak da burada yiyecek ve cephane bulamayacağız. Open Subtitles حسناً أصبح الدكتور المظلم لن نجد الكثير من الطعام أو الذخيرة هنا
    Parmak izi veya DNA bulamayacağız yani. İyi bildin. Open Subtitles لم يأتِ إلى الداخل مطلقاً لن نجد بصمات أو حمض نووي
    Pekâlâ, dağılmamız gerek yoksa hava kararana kadar Murphy'i bulamayacağız. Open Subtitles حسنا نحن بحاجة إلى الانقسام والإ لن نجد ميرفي قبل حلول الظلام.
    Bunun arkasında kim olduğunu asla bulamayacağız. Open Subtitles لن نعثر قط على المسؤول الحقيقي وراء كلّ هذا
    Mantıklı bir veri bulmadan tedaviyi bulamayacağız. Open Subtitles لن نعثر على علاج لأنه لن يكون لدينا معطيات صالحة
    - Bozuklukları analiz ettiğimizde ne size ne de eski kocanıza ait bir iz, bir parmak izi bulamayacağız... Open Subtitles اذن عندما نقوم بتحليل القطع النقدية، سوف لن نعثر على اي دليل تتبع لك او لزوجك السابق لا بصمات اصابع
    Bazı adamlar onu aldı ve ona korkunç şeyler yaptı. Cesedini de o kadar iyi bir yere sakladı ki, biz asla bulamayacağız. Open Subtitles أحدهم أخذها وفعل شيئاً مريعاً لها وأبرحها ضرباً، لن نجدها أبداً
    Allahım, asla zamanında bulamayacağız. Open Subtitles يا إلهي، لن نتمكن من العثور عليه في الوقت المناسب
    Bu kanyonlarda onu asla bulamayacağız. Önce bizi periskop derinliğine çıkar. Open Subtitles لن نجده أبداً في تلك الوديان أولاً, إرتفع إلى عمق المنظار
    Bu arama protokollerini kullanarak asla onu bulamayacağız. Open Subtitles لَنْ نَجِدَه بإستخدام إتفاقياتَ البحث هذه
    Bu rolü anlayana dek onu bulamayacağız. Open Subtitles اذا لم نستطع معرفة ما تعنيه لن نستطيع العثور عليه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more