| Bir kadına doğru hediyeyi bulmak zordur, değil mi? | Open Subtitles | من الصعب إيجاد الهدية الأفضل لامرأة صحيح؟ |
| İstikrarlı ve zeki bir adamı bulmak zordur. | Open Subtitles | رجل ذكي ومتوازن كان صعب العثور |
| Çok iyi arkadaştık. Ondan daha iyi bir dost bulmak zordur. | Open Subtitles | لقد كنا أصدقاء جيدين انه من الصعب أن تجد صديق جيد |
| Gerçekten de bir filmin ele almadığı bir konu bulmak zordur. | TED | في الواقع ، إنه من الصعب العثور على موضوع لم تعالجه السينما حتى الآن. |
| Albay'ın dediği gibi : "İyi adamları bulmak zordur" | Open Subtitles | وكما يقول العقيد يصعب العثور على الرجال الطيبين |
| Suç kaydınız varsa sıradan bir iş bulmak zordur. | TED | من الصعب الحصول على وظيفة عادية عندما يكون لك سجل جنائي. |
| Böylesine romantik birini bulmak zordur. | Open Subtitles | من النادر أن يوجد شخص بهذه الرومانسية |
| Brooklyn'de düşünmek için sakin bir yer bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد مكان هادئ فى بروكلين لتفكر |
| Görüyorsun işte, alıcıya uyan iliği bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ايجاد نخاع عظام يناسب المتلقي |
| Öyle egzotik çiçekleri bulmak zordur. Pahalı bir hediyeymiş. | Open Subtitles | النباتات الغريبة مثلها من الصعب الحصول عليها انها مكلفة |
| Impala arka çamurluklarını bulmak zordur bu yüzden neden Caprice kullandığını anlıyorum. | Open Subtitles | لوحة " إمبالا" الربعية من الصعب العثور عليها "لذلك أتفهم إستخدامك للوحة "كابريس |
| Bir kadına doğru hediyeyi bulmak zordur, değil mi? | Open Subtitles | من الصعب إيجاد الهدية الأفضل لامرأة صحيح؟ |
| Bu zamanda yetenekli samuray bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب إيجاد ساموراي ماهر في هذا الوقت. |
| - Genellikle eşleşen, bir kişi bile bulmak zordur. | Open Subtitles | حسناً، عادةً من الصعب إيجاد متبرع واحد مطابق. أجل، بالضبط. |
| Bunları bulmak zordur. | Open Subtitles | صعب العثور عليهم |
| Bazen hissettiğini ifade edebilmek için doğru kelimeleri bulmak zordur. | Open Subtitles | أحياناً يكون من الصعب أن تجد الكلمات التي تصف شعورك |
| Elbette, ne aradığını bilmediğinde bir şeyi bulmak zordur. | Open Subtitles | بالطبع، من الصعب أن تجد شيئاً لا تعلم ماهيّته |
| -Öylelerini bulmak zordur. | Open Subtitles | عليك إسعاد ليزا أعني أنه من الصعب العثور على امرأة مثيرة هكذا |
| Kafatasının dibindeki küçük bir iğne deliğini bulmak zordur. | Open Subtitles | لكن سيكون من الصعب العثور على ثقب الوخز في قاعدة الجمجمة. |
| Hapiste uyuşturucu bulmak zordur tabii. | Open Subtitles | 'لأنه من الصعب الحصول على مخدرات في السجن |
| Omuzlarıma oturan bir şey bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب الحصول على الشيء ذلك يلائم أكتافي. |
| Böylesine romantik birini bulmak zordur. | Open Subtitles | من النادر أن يوجد شخص بهذه الرومانسية |
| Ama dışarıdalarsa, bu tip insanları bulmak zordur. | Open Subtitles | لكن إذا كانو أحرارا فإنه من الصعب العثور علي مثل هؤلاء. |
| BrookIyn'de düşünmek için sessiz bir yer bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد مكان هادئ فى بروكلين لتفكر |
| Bozulmuş bir örnek bulmak zordur. | Open Subtitles | قد يكون من الصعب ايجاد عينة غير ملوثة |
| Özel odaları boş bulmak zordur Ben. Özellikle de yılın bu zamanlarında. | Open Subtitles | الغرف الخاصة من الصعب الحصول عليها يا (بين)، خاصة هذا الوقت من العام |
| İyi kadınları bulmak zordur. | Open Subtitles | امرأة جيدة من الصعب العثور عليها. |