| Hayır hayır, demek istediğim, karım ve ben senin sex klibini bulmuştuk. | Open Subtitles | مهلاً, لا, لا, لا أعني, أعني أنا وزوجتي قد وجدنا فيلمكما الإباحي |
| Sorun şu ki, bunun olası olmadığını bulmuştuk. | TED | المشكلة هي أننا وجدنا أيضًا أن ذلك نادر الحدوث. |
| Eski Yunan ve Eski Girit'te buna benzer resimyazılar bulmuştuk, ama bu şekli daha önce hiç çözememiştik. | Open Subtitles | وجدنا كتابات منقوشة كهذه في اليونان القديمة وكريت القديمة لم ننجح أبدا في حل رموز هذا الشكل |
| Bu oyunu birlikte çıktığımız ilk gün bulmuştuk. | Open Subtitles | وجدناها فى أول مهمة لنا واحتفظت بها كل هذا الوقت |
| O botta ne bulmuştuk, ajan Bodner? | Open Subtitles | ما الذي وجدناه على ذلك القارب أيها عميل بودنر؟ |
| Belirsizlikten yola çıkarak çok ilginç şeyler bulmuştuk. | Open Subtitles | عثرنا على أشياء مثيرة للاهتمام من معلومات غامضة |
| Sağ elindeki kesiklerde cam bulmuştuk. | Open Subtitles | وَجدنَا زجاجاً في التمزيقِ على يدّها اليمنى. |
| Dünyadaki bu kadar insanın içinden nasıl olduysa birbirimizi bulmuştuk. | Open Subtitles | من بين كل الناس الذين عاشوا على وجه الكوكب بطريقة ما ، وجدنا بعضنا |
| Beş sene önce bir dava vardı. Altın madeninde bir iskelet bulmuştuk. | Open Subtitles | ،لقد كان لدى قضية من خمس سنوات لقد وجدنا هيكل عظمى بمنجم ذهب |
| Buzdolabında kadınların parmaklarını bulmuştuk. | Open Subtitles | وجدنا أصابع النساء في مجمّدته. حبّ أكلهم ببازلائه وجزره. |
| Kızıldereli'nin kamyonetinin ön tarafında paketler bulmuştuk. | Open Subtitles | لقد وجدنا مغلفاً للشيكولاطة في شاحنة الهندي |
| Evet ama seninle birlikte bir uzay gemisi de bulmuştuk. | Open Subtitles | نعم لكن عندما وجدناك وجدنا مركبة فضائية كذلك |
| 1966 yılına kadar, neredeyse bütün nesneleri bulmuştuk. | Open Subtitles | بحلول 1966 كنا قد وجدنا تقريباً أغلب الأغراض |
| Her şeyi sessiz ve mükemmel bir yerde... ... bir arada tutan gizli bir yapıştırıcı bulmuştuk. | Open Subtitles | لقد وجدنا السر الملتصق الذي قام بتجميع كل شيئ معاً في مكان رائع حيث ليس به أي ضجة |
| Sandığı New England'daki Smith körfezinde sel sonrası bulmuştuk, orada hazine yoktu. | Open Subtitles | وجدنا هذا الصندوق الكبير مدفوناً تحت فيضان مفرغ في خليج سميث في انكلترا الجديدة لم يكن هناك كنز |
| Birbirimize işkence etmemenin yolunu bile bulmuştuk. | Open Subtitles | لقد وجدنا طريقة بالفعل لنوقف الشجار بيننا |
| Efendim, siz de hatırlarsınız ki onu yakaladığınızda bile üzerinde sadece Bombay şehrinin detaylı planı ve bir silah bulmuştuk. | Open Subtitles | سيدي ربما تتذكر عندما تم القبض عليه وجدنا الطبعة الزرقاء لمدينة مومباي على مسدسه |
| Son seferde yaşanan o tuhaflıklar olmasaydı, kalbini bulmuştuk. | Open Subtitles | ولكن تذكر كما فى المرة السابقة لقد وجدنا لك قلباً |
| Bunu tanıştığımız gün kumsalda yürürken bulmuştuk. | Open Subtitles | لقد وجدناها أثناء سيرنا بجوار البحر يوم أن إلتقينا |
| Taksimin yerinde bulmuştuk. | Open Subtitles | الذي وجدناه على ارضية سيارة الأجرة خاصتي |
| O gün bahçede, kedimin ölüsünü bulmuştuk | Open Subtitles | كان بذلك اليوم حيث عثرنا على قطتي المُدللة ميتة بالحديقة. |
| Olay yerinde büyük miktarda cam kırığı bulmuştuk. | Open Subtitles | وَجدنَا الكثير مِنْ مُحَطّمينِ الزجاج في المشهدِ. |
| Kiralama yaparken dahi, arkadaş edinmenin mümkün olduğunu mu bulmuştuk? | TED | هل اكتشفنا للتوّ بأنّه من الممكن كسب الأصدقاء أثناء عملك لكسب إيجار المنزل؟ |
| Pek bir şey kalmamış -Biz orada bulmuştuk seni. | Open Subtitles | وهي قريبة ايضا من المكان الذي وجدناك فيه |