Hayır, şuradaki kadınla buluşacaktım ve genelde partiye benzemez. | Open Subtitles | لا, لا, أنا سأقابل تلك المرأة هناك ومن النادر ما نحتفل |
Evet, biriyle buluşacaktım ama şimdi gitmem lazım. | Open Subtitles | نعم، كنت سأقابل إحداهن. لكن يجدر بي الانصراف. |
Saat üçte bir piliçle buluşacaktım. Tam bir baş belasısın. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل تلك الفتاة عند تمام الثالثة , أنت حقا ً إنسان غبى |
Bay Gracey ile buluşacaktım ama duvarların arasında kaldım. | Open Subtitles | كان من المفترض ان اقابل السّيد جرايسي لكنى علقت في الحائط |
Burada biriyle buluşacaktım, ama onu bulamadım. | Open Subtitles | أنا فقط هنا لأقابل شاب ومن ثم سأذهب ولم أجده حتى الآن |
Annenle Bali'de buluşacaktım ama uçuşu iptal ettiler. | Open Subtitles | لقد كنت ذاهباً لمقابلة أمك فى بالى ولكن تم إلغاء الرحله |
İşten sonra eşimle buluşacaktım. | Open Subtitles | من المفترض ان التقي بربة المنزل بعد العمل |
- Yardımcı olabilir miyim? - Biriyle buluşacaktım da. | Open Subtitles | من المفترض اننى سأقابل شخص هنا |
Birkaç arkadaşla ders çalışmak için buluşacaktım ve geç kaldım. | Open Subtitles | سأقابل بعض الأصدقاء لأجل جلسة مُذاكرة. |
Hayır. - Ben sadece babamla buluşacaktım. | Open Subtitles | لا،لا، أنا سأقابل والدي هنا وحسب |
Ben açıkçası buradayım çünkü bir arkadaşla buluşacaktım ama... | Open Subtitles | في الواقع هنا لأني سأقابل صديق لي |
Yemekte biriyle buluşacaktım ama... | Open Subtitles | . سأقابل شخص ما على العشاء |
Saat üçte bir piliçle buluşacaktım. Tam bir baş belasısın. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل تلك الفتاة عند تمام الثالثة , أنت حقا ً إنسان غبى |
Dün gece Pete'le buluşacaktım. | Open Subtitles | كان يجب أن أقابل شخصا أسمه بيت الليلة الماضية. |
Bazı arkadaşlarla buluşacaktım, ama erken gelmeye çalışırım. | Open Subtitles | يفترض أن أقابل بعض الأصدقاء، لكن سأحاول التخلص منهم. |
Bizim için erzak aramaya giden bir adamımızla buluşacaktım. | Open Subtitles | كان علي ان اقابل احد رجالنا الذي ذهب للبحث عن امدادتنا. |
Önümüzdeki at Barselona'da bir arkadaşımla buluşacaktım ama şu anda biraz çulsuzum. | Open Subtitles | يفترض بي الذهاب الى برشلونه لأقابل صديق الشهر القادم ولكنني مفلس نوعا ما |
Bir grup destek toplantısında bir arkadaşımla buluşacaktım. | Open Subtitles | كنت ذاهباً لمقابلة صديق في اجتماع مجموعة دعم |
Beni rus sınırına götürecek bir kurtarma ekibiyle buluşacaktım. | Open Subtitles | وخلال هذا كان من المفترض ان التقي بفريق انقاذ سيأخذوني الى الحدود الروسية |
Aklıma ne geldi... Bugün birisiyle buluşacaktım. | Open Subtitles | أيُّها الزعيم، تذكّرت توًّا ميعاد مع شخص ما. |
Bir saat kadar önce lobide biriyle buluşacaktım. | Open Subtitles | كان من المفترض أن ألتقي أحدا في بهو الفندق قبل نحو ساعة ألم يطلب أحد رؤيتي؟ |
-Michael Jennings'le burada buluşacaktım. | Open Subtitles | أنا هنا لمقابلة شخص ما مايكل جينينجس تفضلي بالجلوس شكرا |
Hayır, ah, onunla 15 dakika önce buluşacaktım. | Open Subtitles | كلا , كان من المفترض أن التقيه هنا قبل 15 دقيقة , لذا |
Aklıma gelmişken burada biriyle buluşacaktım. | Open Subtitles | على فكرة، يفترض بي أن أُقابل أحداًَ ما هنا |
Burada bir arkadaşla buluşacaktım, sanırım kendisi hâlâ işte. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يلتقي صديق هنا وأعتقد انها لا تزال في العمل. |
Yarım saat içinde onlarla buluşacaktım. | Open Subtitles | يفترض بي لقاؤهم بعد نصف ساعة |
Onunla parkta buluşacaktım, ama o gelmedi. | Open Subtitles | كنت سأقابله فى الحديقة و لكنه لم يظهر |