"buluşacaktım" - Traduction Turc en Arabe

    • سأقابل
        
    • أن أقابل
        
    • ان اقابل
        
    • لأقابل
        
    • ذاهباً لمقابلة
        
    • سأوافي
        
    • ان التقي
        
    • ميعاد مع
        
    • من المفترض أن ألتقي
        
    • لمقابلة شخص
        
    • التقيه
        
    • أن أُقابل
        
    • المفترض أن يلتقي
        
    • بي لقاؤهم
        
    • سأقابله فى
        
    Hayır, şuradaki kadınla buluşacaktım ve genelde partiye benzemez. Open Subtitles لا, لا, أنا سأقابل تلك المرأة هناك ومن النادر ما نحتفل
    Evet, biriyle buluşacaktım ama şimdi gitmem lazım. Open Subtitles نعم، كنت سأقابل إحداهن. لكن يجدر بي الانصراف.
    Saat üçte bir piliçle buluşacaktım. Tam bir baş belasısın. Open Subtitles كان من المفترض أن أقابل تلك الفتاة عند تمام الثالثة , أنت حقا ً إنسان غبى
    Bay Gracey ile buluşacaktım ama duvarların arasında kaldım. Open Subtitles كان من المفترض ان اقابل السّيد جرايسي لكنى علقت في الحائط
    Burada biriyle buluşacaktım, ama onu bulamadım. Open Subtitles أنا فقط هنا لأقابل شاب ومن ثم سأذهب ولم أجده حتى الآن
    Annenle Bali'de buluşacaktım ama uçuşu iptal ettiler. Open Subtitles لقد كنت ذاهباً لمقابلة أمك فى بالى ولكن تم إلغاء الرحله
    İşten sonra eşimle buluşacaktım. Open Subtitles من المفترض ان التقي بربة المنزل بعد العمل
    - Yardımcı olabilir miyim? - Biriyle buluşacaktım da. Open Subtitles من المفترض اننى سأقابل شخص هنا
    Birkaç arkadaşla ders çalışmak için buluşacaktım ve geç kaldım. Open Subtitles سأقابل بعض الأصدقاء لأجل جلسة مُذاكرة.
    Hayır. - Ben sadece babamla buluşacaktım. Open Subtitles لا،لا، أنا سأقابل والدي هنا وحسب
    Ben açıkçası buradayım çünkü bir arkadaşla buluşacaktım ama... Open Subtitles في الواقع هنا لأني سأقابل صديق لي
    Yemekte biriyle buluşacaktım ama... Open Subtitles . سأقابل شخص ما على العشاء
    Saat üçte bir piliçle buluşacaktım. Tam bir baş belasısın. Open Subtitles كان من المفترض أن أقابل تلك الفتاة عند تمام الثالثة , أنت حقا ً إنسان غبى
    Dün gece Pete'le buluşacaktım. Open Subtitles كان يجب أن أقابل شخصا أسمه بيت الليلة الماضية.
    Bazı arkadaşlarla buluşacaktım, ama erken gelmeye çalışırım. Open Subtitles يفترض أن أقابل بعض الأصدقاء، لكن سأحاول التخلص منهم.
    Bizim için erzak aramaya giden bir adamımızla buluşacaktım. Open Subtitles كان علي ان اقابل احد رجالنا الذي ذهب للبحث عن امدادتنا.
    Önümüzdeki at Barselona'da bir arkadaşımla buluşacaktım ama şu anda biraz çulsuzum. Open Subtitles يفترض بي الذهاب الى برشلونه لأقابل صديق الشهر القادم ولكنني مفلس نوعا ما
    Bir grup destek toplantısında bir arkadaşımla buluşacaktım. Open Subtitles كنت ذاهباً لمقابلة صديق في اجتماع مجموعة دعم
    Beni rus sınırına götürecek bir kurtarma ekibiyle buluşacaktım. Open Subtitles وخلال هذا كان من المفترض ان التقي بفريق انقاذ سيأخذوني الى الحدود الروسية
    Aklıma ne geldi... Bugün birisiyle buluşacaktım. Open Subtitles أيُّها الزعيم، تذكّرت توًّا ميعاد مع شخص ما.
    Bir saat kadar önce lobide biriyle buluşacaktım. Open Subtitles كان من المفترض أن ألتقي أحدا في بهو الفندق قبل نحو ساعة ألم يطلب أحد رؤيتي؟
    -Michael Jennings'le burada buluşacaktım. Open Subtitles أنا هنا لمقابلة شخص ما مايكل جينينجس تفضلي بالجلوس شكرا
    Hayır, ah, onunla 15 dakika önce buluşacaktım. Open Subtitles كلا , كان من المفترض أن التقيه هنا قبل 15 دقيقة , لذا
    Aklıma gelmişken burada biriyle buluşacaktım. Open Subtitles على فكرة، يفترض بي أن أُقابل أحداًَ ما هنا
    Burada bir arkadaşla buluşacaktım, sanırım kendisi hâlâ işte. Open Subtitles كان من المفترض أن يلتقي صديق هنا وأعتقد انها لا تزال في العمل.
    Yarım saat içinde onlarla buluşacaktım. Open Subtitles يفترض بي لقاؤهم بعد نصف ساعة
    Onunla parkta buluşacaktım, ama o gelmedi. Open Subtitles كنت سأقابله فى الحديقة و لكنه لم يظهر

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus