| Doğru dosyayı yedekledim. Buradan çıkış yolunu bulur bulmaz ve bunu kanıtlayacağız. | Open Subtitles | كلا، حمّلت الملف الصحيح، وسنثبت ذلك حالما نجد طريقة للخروج من هنا |
| Arabayı ele geçirip parayı bulur bulmaz komisyonun yollanacak. | Open Subtitles | حالما نجد الشاحنة و نتأكد من المبلغ و سنقوم أيضاً بدراسة عمولة لك |
| Mürekkep almak için başka bir yol bulur bulmaz kesinlikle iyi olacağım. | Open Subtitles | سأكون على أتمّ ما يرام حالما أجد طريقة أخرى لتأمين ذلك الحبر |
| Merak etme bir otel bulur bulmaz bir sandviç alıp, masaj yaptıracağım sonra size bir helikopter gönderirim. | Open Subtitles | لا تقلقا، بمجرّد أن أجد فُندقاً لطيفاً، سأطلب شطيرة وأبعث برسالة، وأطلب طوّافة لنجدتكم، إتّفقنا؟ |
| "Hangi giysinin olduğunu bulur bulmaz dikerim ve... | Open Subtitles | أنا اعرف في أقرب وقت سأجد ماهو الثوب الذي يخصه ذلك الزر |
| Doğru erkeği bulur bulmaz yaparsın çocuğu. | Open Subtitles | أنا متأكدّة حالما تجدين الرجل المناسِب |
| -Bir şey bulur bulmaz, söylerim. | Open Subtitles | بمجرد أن أحصل على شيء، ستحصل أنت على شيء |
| Onlari bulur bulmaz, büyü müdür nedir onu bozariz ve Ward'i geri aliriz, degil mi? | Open Subtitles | إذاً بمجرد عثورنا عليهما نستطيع كسر "سحرها الأنثوي" أو ما شابه واستعادة (وارد)، أليس كذلك؟ |
| İmkânını bulur bulmaz o tapu senedi iadesini imzalamanı istiyorum. | Open Subtitles | سأحتاج أن تقومين بإمضاء أوراق إعادة الأرض عندما تحين الفرصة. |
| Bakın, eşyalarınızı bulur bulmaz size haber veririz Binbaşı. | Open Subtitles | إنّه يمزح. اسمع، سنقوم بإعلامك حالما نجد مشاريعك، أيّها الرائد. |
| Uygun bir otel bulur bulmaz silahımı teslim edeceğim. | Open Subtitles | سوف أسلم سلاحي حالما نجد فندقاً لائقاً |
| John. Lanet olası arabayı bulur bulmaz seni evine bırakacağız! | Open Subtitles | جون،سنوصلكَ الى منزلكَ، حالما نجد السيارة اللعينة! |
| Onları, Dr. Jackson'a bir alternatif bulur bulmaz... göreve döndürmek istiyorum. | Open Subtitles | أخطط لأعطيهم دورا حالما أجد بديل للدكتور جاكسون |
| Doktoru da aynı fikirde. Koltuk değneği bulur bulmaz gidebilirsiniz. | Open Subtitles | طبيبته توافق حالما أجد عكازتين لك فيمكنك الذهاب |
| Bir vasıta bulur bulmaz gideceğim. | Open Subtitles | هذا ما أنويه بمجرد أن أجد مواصلات |
| Tabi ben onu diriltebilecek kişiyi bulur bulmaz. | Open Subtitles | بمجرد أن أجد الرجل الذي يمكنه إحياءه |
| Bak tatlım, uçağım neredeyse kalkmak üzere, ama fırsat bulur bulmaz seni arayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | اسمعيياحبيبتي، لقد حان موعد طائرتي تقريباً لكني ساتصل بكِ في أقرب فرصة ، اتفقنا ؟ |
| Bir şeyler bulur bulmaz beni bilgilendirin ve Callen ile ekibini haberdar edin. | Open Subtitles | اخبرني حالما تجدين شيء و بلغي (كالن) وفريقة. |
| Bir şey bulur bulmaz sizi ararım. | Open Subtitles | سأعيد الإتصال بك بمجرد أن أحصل على شىء |
| Onları bulur bulmaz, büyü müdür nedir onu bozarız ve Ward'ı geri alırız, değil mi? | Open Subtitles | إذاً بمجرد عثورنا عليهما نستطيع كسر "سحرها الأنثوي" أو ما شابه واستعادة (وارد)، أليس كذلك؟ |
| Fırsat bulur bulmaz bunu öneri kutusuna yazıp atacağım. | Open Subtitles | سوف أضع هذا في صندوق الاقتراحات عندما تحين الفرصة |
| Hansen başka birini bulur bulmaz senden kurtulacak Jesse. | Open Subtitles | أعلم أن هانسن سيقوم بالتخلص منك... ما أن يجد شخصاً آخر. |
| Taksi bulur bulmaz bürona geleceğim. | Open Subtitles | سأكون بمكتبك بمجرد عثوري على سيارة أجرة |
| Onu bulur bulmaz derhâl bana getirin! | Open Subtitles | اين ممكن أن تكون؟ عندما تجد الفتاة سأستعد |
| Sessiz bir yer bulur bulmaz kenara çekmeni istiyorum. | Open Subtitles | في أقرب وقت نجد مكان هادئ أريدك أن تتوقف |
| Earl, Bill'i bulur bulmaz gönderecekler. | Open Subtitles | سوف يرسلون بيل الى هنا بمجرد العثور عليه |
| Evet, büyük, kahverengi bir fundalık bulur bulmaz, oraya at gitsin. | Open Subtitles | نغم، بمجرد عثورك على كتلة من الشجيرات القها بها |
| Yaşayacak başka bir yer bulsan ve ben de iş bulur bulmaz sana 600 dolarını geri versem nasıl olur? | Open Subtitles | لماذا لا تحاول العثور على مكان آخر.. وسأدفع لك الـ600 دولار حالما أحصل على الوظيفة؟ |