"bunlardan biri değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليست واحدة منها
        
    • ليس واحد منها
        
    • ليس واحد منهم
        
    • ليس واحدا منها
        
    • ليست واحدة منهم
        
    • ليس أياً منهم
        
    • ليس أحدها
        
    • ليست منها
        
    • ليس واحداً منهم
        
    Maalesef, Birleşik Devletler bunlardan biri değil. Amerika'nın, Papua Yeni Gine ve Liberya ile TED ولسوء الحظ، الولايات المتحدة ليست واحدة منها لذا اذا كنت تتسائل ما الذي يجمع الولايات المتحدة
    Ah, sevgili kardeşim, sen birçok şeysin ama... ilgi istemeyen biri olmak bunlardan biri değil. Open Subtitles , أنتِ ذات صفات كثيرة يا شقيقتي العزيزة لكن الكذب ليس واحد منها
    Ve düşünmek bunlardan biri değil. Open Subtitles و التفكير ليس واحد منهم
    Senin birçok harika özelliğin var ama yalan söylemek bunlardan biri değil. Open Subtitles أنت تملك الكثير من الصفات المدهشة، ولكن الكذب ليس واحدا منها.
    İçi satılmayan bir yerde viski bulmak bunlardan biri değil. Open Subtitles لكن العثور على الويسكي في هذا المكان الرصين ليست واحدة منهم
    bunlardan biri değil. Open Subtitles ليس أياً منهم
    Ben pek çok şey olabilirim,hayatım. Ama temiz kalpli olmak bunlardan biri değil. Open Subtitles أوصف بالكثير يا عزيزتي لكنّ نقاء القلب ليس أحدها
    Çocuklara ölüm konusunda yardımcı olacak yüzlerce terapi var. Elektroşok bunlardan biri değil. Open Subtitles هناك مئات العلاجات لمساعدة الأطفال على تخطي الخسارة، والصدمة الكهربائية ليست منها
    Ama sonra anladım ki, Charles Meade bir çok şey olabilir, ...ama zeki olmak bunlardan biri değil. Open Subtitles لكن عندها ادركت ان تشارليز مايد" هو عدة اشياء" الذكاء ليس واحداً منهم
    Bir çok korkunç belirtisi olan, nadir görülen bir kan hastalığı ama ölümcül ısı kaybı bunlardan biri değil. Open Subtitles نادر جداً أمراض الدم مع الكثير من الأعراض الفظيعة ولكن إنخفاض حرارة الجسم حتى الوفاة ليست واحدة منها
    Benim buradaki sorumluluklarım farklı ve geniş ölçüde ama anneyle babanın arasındaki kavgaya hakemlik yapmak bunlardan biri değil. Open Subtitles مسؤولياتي هنا متنوعة وبعيدة المدى، ولكن التحكيم في مبارزة بين الام والأب ليست واحدة منها.
    Gözlerim birçok şey olabilir, yargıç, ama hassaslık bunlardan biri değil. Open Subtitles MARY: عيناي هي أشياء كثيرة، قاضي، لكن حساسة ليست واحدة منها.
    Ama seni temin ederim... adam kaçırma bunlardan biri değil. Open Subtitles لكني أؤكد لك بأن الإختطاف ليس واحد منها
    Sanırım vajina bunlardan biri değil. Open Subtitles والفرج ليس واحد منهم
    - Ben de Ted bunlardan biri değil diyorum. Open Subtitles (تيد) ليس واحد منهم
    Seni kalabalık bir hastaneye götürmek bunlardan biri değil. Open Subtitles وإدخالك لذلك المستشفى المكتظ بالناس ليس واحدا منها.
    Bana bir sürü şey diyebilirsin ama sorumsuz bunlardan biri değil. Open Subtitles يمكنك مناداتي الكثير من الأشياء لكن مستهترة ليست واحدة منهم
    Bana bir sürü şey diyebilirsin ama sorumsuz bunlardan biri değil. Open Subtitles يمكنك مناداتي الكثير من الأشياء لكن مستهترة ليست واحدة منهم
    bunlardan biri değil. Open Subtitles ليس أياً منهم.
    Şimdiye kadar birçok şeyle suçlandım, ifade etme noksanlığı bunlardan biri değil. Open Subtitles لقد أتهمت بأمور عديدة وعدم الوضوح ليس أحدها
    Pek çok şey olabilirim ama ırkçı bunlardan biri değil. Open Subtitles انا لدي العديد من الصفات لكن العنصريه ليست منها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more