Adamım Bunlardan birini alman lazım | Open Subtitles | رجل، أنت بلادي فلدى اتخاذ واحد من هؤلاء. |
Biliyor musun, babam bana Bunlardan birini verdi ben sadece yaşlarında idi. | Open Subtitles | تعلمون، أعطى والدي لي واحد من هذه عندما كنت فقط عن عمرك. |
Ekranınızı yöneten bir kodunuz var tuşları yöneten, mikrofonu yöneten bir kod pil kodlarını bulamasanız bile her iddiasına varım ki Bunlardan birini bulabilirsiniz. | TED | فلديكم مثلا البرمجة المتحكمة بشاشتكم، والمتحكمة بأزراركم وميكروفوناتكم، لذا حتى وإن لم أعثر على برمجة البطارية، أراهن على أني سأجد واحدة من تلك الأشياء. |
Bunlardan birini alıp... fitili ateşleyip oraya ineceğim ve beni yemelerine izin vereceğim. | Open Subtitles | سآخذ واحدة من هذه الأشياء وأمشي إلى هناك بالفتيل وهو مشتعل وأتركهم يأخذوني لأسفل |
Nasıl oluyor da Bunlardan birini bile görmedim? | Open Subtitles | كيف لا أرى أياً منهم أبداً؟ |
Bunlardan birini bile benim için yaptığını söyleyerek de zekama hakaret etme. | Open Subtitles | ولا تحاول أن تقلل من شأن ذكائي من خلال قولك أن بوسعك فعل أيّ من هذا ليّ. |
Ne zaman Bunlardan birini eşsiz görürsem çamurda çok kötü oluyorum. | Open Subtitles | كلما شاهدت واحدة منها بجانب المجاري |
Sesi duyunca Bunlardan birini içeceğim. | Open Subtitles | وعندما اسمع صوت الدق سوف اشرب واحده من هذه العلب |
İçeceklere alkol katılmasından endişe diyorsan, Bunlardan birini kullan. | Open Subtitles | وإذا كنت قلقا بشأن شرابك الحصول ارتفعت، استخدم واحد من هؤلاء. |
Bunlardan birini nerede bulabilirim acaba? | Open Subtitles | هل تعرف اين يمكنني العثور، على واحد من هؤلاء ؟ |
Bunlardan birini yirmi yıldır görmedim. | Open Subtitles | لم أر واحد من هؤلاء منذ عشرين عاماً |
Ders verdiğim üniversite için Bunlardan birini almak için bir hükümet yetkilisini ikna edebildim. | TED | وعلى هذا كنت قادراً على إقناع أحد مسؤولي الحكومة لشراء واحد من هذه المعامل للجامعة التي كنت أدرِّس بها. |
Yani 10 bin dolara Bunlardan birini alınca,.. ...sizin oluyor değil mi? | Open Subtitles | إذن عندما تبتاع واحد من هذه التوابيت بعشرة آلاف دولار.. |
Birçoğunuz Bunlardan birini satın alabilirsiniz. | TED | الكثير منكم يمكنه تحمل تكلفة شراء واحدة من تلك الآلات. |
17 yaşımdayken evden ayrıldım. Onlara Bunlardan birini verdim. | Open Subtitles | غادرت عندما كان عمري سبعة عشر عاماً وأعطيتهم واحدة من تلك |
Papi'yi hayal kırıklığına uğratamazsın, yoksa Bunlardan birini alırsın. | Open Subtitles | إنك لاتستطيع أن تخيب أمل رجلا مثل أبى وإلا ستحصل على واحدة من هذه الأشياء |
Onun kafasının etrafında sıçrarken, Bunlardan birini gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت أياً منهم في رأسه؟ |
- Burada, oğlum gel. Hadi.Bunlardan birini al. - Şuna bak. | Open Subtitles | خذ واحدة منها إهدأ |
Bunlardan birini yalarsan, iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | بعد أن تنهي مص واحده من هذه ستشعر بحاله ممتازه |
Bunlardan birini sahnede, kumarhanede, alışveriş merkezinde patlat ve Amerikan medyasıyla büyük panik yarat. | Open Subtitles | إذهب بواحد من هذه إلى ملعب كره كهذا أو إلى كازينو أو مركز تجاري سيشكل هذا رعباً بكل وسائل الإعلام الأمريكيه |
Bunlardan birini müzeden başka yerde görmeyeli çok olmuştu. | Open Subtitles | . لقد مرت فترة طويلة منذ أن رأيت أحد هذه الأشياء بالمتحف |
İki Mobius döngüsünü alır ve ortak kenarlarını birleştiriseniz, Bunlardan birini elde edersiniz ve ben bunları camdan yapıyorum. | TED | لو أخذت شريطيّ موبيوس وخيطت طرفيهما المشترك ببعضهما البعض، تحصل على إحدى هذه القوارير، وأنا أصنعها من الزجاج. |
Naturo Morta'daki bir gece klübü sahnesinde Claudia'ya Bunlardan birini giydirdin. | Open Subtitles | لقد جعلت (كلوديا) ترتدي واحدة كهذه في... مشهد الملهى الليلي في فيلم "لا يزال في الحياة بقية" |
Günaydın. Sokağın yukarısında yaşıyorum ve Bunlardan birini aldık da. | Open Subtitles | صباح الخير، أسكن في أول الشارع و اشترينا واحدة مثل هذه |
Bunlardan birini teyit edebiliriz. | Open Subtitles | الآن هناك شيء واحد من هذا الكلام يمكن التحقق منه |