| Madem inandığın şeyle onları ikna edemiyorsun o zaman Bunu kanıtlamanın bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | في هذه الحالة، إن لم تقنع الآخرين برؤيتك، فيجب أن تفعل شيئاً لإثبات ذلك. |
| Bunu kanıtlamanın tek yolu bana tüm hikayeyi anlatmak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإثبات ذلك هي بإخباري القصّة كلها |
| Yani bir hastalığın var ama Bunu kanıtlamanın imkânı yok. Çok süper değil mi? | Open Subtitles | لذا في الأساس، لديكَ مرض، لكن لا سبيل لإثبات ذلك |
| Ama gerçekten de değiştiysen belki de Bunu kanıtlamanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | لكنك لو كنت حقا رجل مختلف ربما انه حان الوقت لتثبت ذلك |
| Ama eğer sen gerçekten değişmiş ise, belki de Bunu kanıtlamanın tam zamanıdır. | Open Subtitles | لكنك لو كنت حقا رجل مختلف ربما انه حان الوقت لتثبت ذلك اهلاً , انت لست (تونر) |
| Aynı anneme yaptığı gibi. Ve Bunu kanıtlamanın bir yolu yok. | Open Subtitles | وقتل كلّ شخصٍ يعترض طريقه، تماماً كما فعل مع أمّي، وليس لدينا وسيلة لإثبات ذلك. |
| Bu o. Ve Bunu kanıtlamanın bir yolu yok. | Open Subtitles | إنّه هُو، وليس لدينا وسيلة لإثبات ذلك. |
| İşte şimdi Bunu kanıtlamanın bir yolu var. | Open Subtitles | الآن هناك طريقة لإثبات ذلك |
| - Bunu kanıtlamanın yolları var. - Hey. | Open Subtitles | ثمة طرق لإثبات ذلك |
| Bunu kanıtlamanın kolay bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة سهلة لإثبات ذلك |
| Bunu kanıtlamanın bir yolunu bulacaklar. | Open Subtitles | وسوف نجد طريقةً لإثبات ذلك |