Bunu sadece sana şu antika robot oyuncağı aldığı için söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت تقول هذا فقط لأنه اشترى لك تلك اللعبة الروبوتية العتيقة |
Ama biliyorsun Bunu sadece boşanmandan sonra yapmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لكن أتعرفين، لسنا مجبرين أن نفعل هذا فقط اذا تطلقتي |
Bunu sadece oyunlar için yapmak istemiyoruz | TED | ونحن لا نُريد أنْ نفعل هذا فقط في الألعاب. |
Bunu sadece sen ona ilacı verdikten sonra hastaneye gittiği için söylüyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين ذلك فقط لأنها ذهبت إلى المستشفى بعد أن أعطيتها جرعة الدواء |
Bazı araştırmalar yapabilirim ancak Bunu sadece çok özel bir arkadaş için yaparım. | Open Subtitles | ربما أستطيع القيام ببعض الإستفسارات لكن بمكنني عمل ذلك فقط لصديق مميز جداً |
Diyelim ki New York gibi büyük bir şehrin işleyişini anlamaya çaılışıyorsunuz ama Bunu sadece ortalama bir New Yorklunun istatistiklerine bakarak yapıyorsunuz. | TED | تخليوا أنكم كنتم تحاولون فهم كيفية عمل مدينة كبيرة كنيويورك، يمكنكم عمل ذلك فقط من خلال مراجعة بعض الإحصائيات عن المواطن العادي لنيويورك. |
Tanrım... Pekala Nick. Bunu sadece bir kez soracağım. | Open Subtitles | أوه، للسيد المسيح بخير، نيك سأسألك هذا فقط سابقا |
Bunu sadece arkadaşlarımı görmek ve ... biraz eğlenmek için yapıyorum.... | Open Subtitles | هيا ، لا تفسد الليلة علي أنا أفعل هذا فقط لأرى أصدقائي وأمرح ولو لمرة |
Tamam. Ama Bunu sadece insanların başımı ciddi bir aktris olarak tanıması için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا فقط حتى يقوم الناس بأخذ رأسي بجدية في مجال التمثيل |
Bunu sadece babamın intikamını almak için yaptığımı düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد بأنني أعمل هذا فقط للإنتقام من أجل أبي |
Tamam Bunu sadece sportmence ve yardımcı olmak için söylüyorum : Şaka mı yapıyorsun? | Open Subtitles | أَقول هذا فقط لكي أساندك وأساعدك، هل تمزح ؟ |
Bunu sadece kaybedenler kendisini kötü hissetmesin diye söylüyor. | Open Subtitles | أنه يقول هذا فقط كي لا يشعر الخاسرون بأي سوء. |
İşte ordayım, birisiyle konuşuyorum ve Bunu sadece gözlemleyebiliyorum, bilirsin. | Open Subtitles | ها أنا ، أجري هذه الحوارات مع أحدهم وأنا أراقب هذا فقط |
Bunu sadece eğlenmek için yaptık, neler olduğunu görmek için. | TED | فعلنا ذلك فقط من أجل المرح لنرى ماذا سيحدث. |
Bence bunu, sadece kısa bir süre için kendini tekrar normal hissetmek için yapmıştı. | Open Subtitles | أعتقد أنه فعل ذلك فقط ليشعر انه طبيعى مره أخرى حتى و لو لفتره قصيره |
Açıktır ki sağda durup insanlara yol vermek daha iyidir ama bazı yerlerde Bunu sadece umabiliriz. | TED | بشكلٍ واضح، إنه من الأفضل للأخرين عندما نقف على الجهة اليمنى وندعهم يمرون ولكننا نتوقع أن نفعل ذلك إلا في بعض الأماكن |
Bunu sadece Klişe ve Baskı Dairesi kullanabilir. | Open Subtitles | مكتب الطباعة و التصنيع هو الوحيد الذي مسموح له بإستعمال هذا المزيج. |
Bunu sadece sapkın bir oğlancılık olarak değil ayrıca büyücülük olarak da görüyorum. | Open Subtitles | هذا فحسب لا يُثبت جرم اللوطة بل أيضًا الشعوذة |
Bunu sadece tehlikede olmadığını bildiğinde yapardın. | Open Subtitles | ستفعل ذلك فحسب إذا كنت تعرف أنها ليست في خطر. |
Bunu sadece senin gözlerinden yapabilirdik. | Open Subtitles | و بامكاننا أن نقوم بهذا فقط عبر عينيكِ أنتِ |
Bunu sadece Cha Dae Woong'dan kurtulmak için yaptığımızı biliyorum. | Open Subtitles | اعلم اننا نقوم بهذا من اجل ان اتخلص من داي وونغ |
Aldığım emirlere göre; Bunu sadece çok acil durumlarda yapabilirim. | Open Subtitles | تعليمات هي ان اقوم بذلك فقط في اقصي حالات الطوارئ |
Bir zamanlar Roma diye bir rüya vardı. Bunu sadece fısıldayabilirdin. | Open Subtitles | ذات مرة كان هناك حلم اسمه (روما) يُمكنك فقط أن تهمس به |
Bunu sadece bir katil bilir. | Open Subtitles | . لا يدرك هذا سوى قاتل أهذا صحيح ؟ |
Onlarca yıl Bunu sadece insanların yapabildiği düşünüldü, sadece insanlar başkalarının iyiliğini düşünür. | TED | وعلى امتداد قرون، الافتراض القائم كان أن البشر يمكنهم القيام بذلك، أن البشر فقط هم من يقلقون بشأن رفاهية غيرهم. |
Beni ne kadar çok sevdiğini ve Bunu sadece o sürtük yüzünden göremediğini biliyorum! | Open Subtitles | أنا أعرف كم تحبني، وأنا أعلم أنك فقط لا يمكن أن نرى ذلك بسبب أن الكلبة! |