bunu yapabilmek demek Benim temiz, verimli, ve ucuz enerjiyi bulunduğum yerde üretebilmem demek. | TED | أن تكون قادرا على القيام بذلك يعني أنه بمقدوري توليد الطاقة بنظافة، وفاعلية وبثمن بخس تماما حيث أنا. |
bunu yapabilmek bir lütuf. | Open Subtitles | انها نعمة أن تكون قادرة على القيام بذلك. |
bunu yapabilmek için, Fiorella grubuyla işbirliği içerisinde çok basit bir paradigma sunuyoruz, eğer hayvan bu kutuya giderse bir yüzeyinden ışık sinyali alıyor, beyindeki farklı hücreleri ışığa duyarlı hale getirebilmek için. | TED | وللقيام بذلك .. خرجنا بنموذج بسيط بالتعاون مع مجموعة فيوريلا هنا في احد اطراف هذا الصندوق الصغير ان ذهب الفأر الى هناك سوف يوجه نحوه ضوء أزرق من اجل ان يتم جعل الخلايا حساسة تجاه الضوء الازرق |
bunu yapabilmek çok rüşvet ister. | Open Subtitles | المزيد من الرشاوى لأنجاح الأمر. |
İlk yapmaya niyetlendiğim bunu yapabilmek için farklı bir malzeme paletine bakmaktı. | TED | ما اقترحت فعله في البداية هو النظر إلى مجموعة من المواد لفعل هذا الأمر. |
bunu yapabilmek için, başka birine dönüşmem gerekti. Başka bir şeye dönüşmem gerekti. | Open Subtitles | "ولأفعل هذا , لابد أن أكون شخصًا آخرًا" |
İkili bir hayat yaşıyorum, bunu yapabilmek için de sevdiğim tüm o insanların arasında mesafa koyuyorum kendime. | Open Subtitles | إنّي أحيا حياةً مزدوجة، ولفعل ذلك أخادع كلّ الأحباء إليّ |
Üzerinden düştüğünde dalıp onu kurtardı ve bunu yapabilmek için çetin akıntılarla mücadele etti. | TED | وعندما كانت تسقط، كانت تغوص وتنقذها، وقد كافحت التيارات القوية لتفعل ذلك. |
Her yeri gördükten sonra şehir dışına çıktık bunu yapabilmek için: | Open Subtitles | بعد أن شهدت كل من المعالم السياحية، توجهنا خارج المدينة حتى أتمكن من القيام بذلك. |
Ve bunu yapabilmek için -- | TED | ويمكن القيام بذلك - دون ان يشعر الدماغ بألم - عن طريق استخدام |
Bu yakıt hücreleri konusunda çok heyecan verici, platin olmadan bunu yapabilmek. | TED | هذا مشوق جداً لخلايا الوقود ... أن تكون قادرأً على القيام بذلك بدون استخدام البلاتينيوم. |
bunu yapabilmek için fazla savunmasız hissediyorum. | Open Subtitles | ربما سأكون ضعيفة ولا أستطيع القيام بذلك |
bunu yapabilmek çok rüşvet ister. | Open Subtitles | المزيد من الرشاوى لأنجاح الأمر. |
Babandan bunu yapabilmek için izin almaya gittim. | Open Subtitles | ذهبت لأرى أباكِ وأطلب منه الإذن لفعل هذا |
bunu yapabilmek için iki dakika boyunca hiç kıpırdamadan yatmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لفعل هذا هو إبقاؤه ثابتاً لدقيقتين |
bunu yapabilmek için tik atılması gereken büyük kutucuklar var. | Open Subtitles | ولفعل ذلك هناك بعض الامور يجب ان تؤخذ بالحسبان |
Ama bunu yapabilmek için tüm diğer özelliklerinizden kurtulmanız gerekir çünkü eğer güzelliğe bulaşırsanız birgün mutlaka bitecek birşeye sahip olmuş olursunuz. | TED | ولكن لتفعل ذلك عليك أن تخسر كل الصفات الاخرى لأنك عندما تكون جميل تكون شيء كامل |