| Ve sonra da benden bü tün bu olanları onun adına düzeltmemi isteme cüretini gösteriyor | Open Subtitles | وبعد ذلك لديه الجرأة كي يتوقع مني مساعدته |
| Az biraz entelektüelim ve tat alma duyum gelişmiş diye bana hakaret etme cüretini gösteriyor. | Open Subtitles | ولديها الجرأة لإهانتي لأنّي ببساطة أكثر تطوّراً منها ومذاقي جيّد. |
| Biz sadece bu mağaza çalışanın evinize gelme cüretini nasıl gösterdiğini anlamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نود فقط أن يكون الموقف عقلاني ولماذا هذا المساعد تملك الجرأة للمجيء إلى هنا |
| Bu yüzden mi doğanın havarisi olan benim karşıma çıkabilme cüretini gösteriyorsun? ! | Open Subtitles | ،كيفَ تجرؤ على مواجهتي، أنا رسول الأرض الأم من أجل سبب تافه كهذا؟ |
| - Bak, eğer dünyayı böyle görmek istiyorsan bu senin seçimin ama sakın bunu benim elimden almaya çalışma cüretini gösterme! | Open Subtitles | إذا كانت تلك طريقة نظرتك إلى العالم فليكن ذلك لكن لا تجرؤ على سلب ذلك مني |
| Daha altı dakikadır falan polissin ama üssünü araştırma cüretini mi gösteriyorsun? | Open Subtitles | انت اصبحت شرطي منذ 6 دقائق , ولديك الجرأه في التحقيق عن رئيسك ؟ |
| Henüz benden sır saklama cüretini gösterdiğinde, benim arkadaşım olmayı istedi. | Open Subtitles | هويَزعُمأنهصديقى, ومع ذلك يجرؤ على إخفاء الأسرار عنى |
| Ulusal bir televizyona çıkıp dünyaya yaptığınızı göstererek yasal sisteme sizi durdurması için meydan okuma cüretini gösterdiniz. | Open Subtitles | لقد تجرأت على الذهاب للتلفاز الوطني لتري العالم ما فعلت وتحديت النظام القانوني لأجل إيقافك |
| Tabip onu ne yapmamı istediğimi sorma cüretini gösterdi. | Open Subtitles | الطبيب الشرعيّ كان لديه الجرأة ليسألني .ما أردت منه أن يفعله بقضيبه |
| Sense bitti deme cüretini gösteriyorsun, ha? | Open Subtitles | وأنت لديك الجرأة لتنهي علاقتنا؟ |
| Ve şimdi sen bana ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapma cüretini mi gösteriyorsun? | Open Subtitles | و لديكِ الجرأة الآن كي تعامليني كأنني مواطنة درجة ثانية؟ . . |
| * Ve de gelip beni ezme cüretini gösterdin utanmadan * | Open Subtitles | ♪ ولديك الجرأة ♪ ♪ حتى أن تأتي إليّ ♪ |
| Hanna ile olan onca şeyden sonra seninle konuşma cüretini gösterdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني التصديق أن لديه الجرأة حتى أن يتحدّث إليكِ بعد أمر (هانا) ذلك كله. |
| Ve şimdi benim küçücük, minicik bir sorunum var ve sen bana aş artık bunu deme cüretini mi gösteriyorsun? | Open Subtitles | والآن لدي مشكلة واحدة صغيرة ّولديك الجرأة لتقول لي أن أبتلعها؟ ! |
| Burada ki herhangi birisine örgütümüzden bahsetme cüretini gösterirsen... | Open Subtitles | إذا كنت تجرؤ على ذكر مؤسستنا إلى أيٍّ كان هنا |
| Burada ki herhangi birine örgütümüzden bahsetme cüretini gösterirsen doğmamış çocuğunu devlet yetkililerinin gözetimi altına sokarım. | Open Subtitles | إذا كنت تجرؤ على ذكر منظومتنا إلى أيٍّ كان هنا سوف نضع ولدك الذي سيولد في حضانة الدولة |
| Kralın yüzüne bakma cüretini göstermeyeceksin. | Open Subtitles | وأنت لن تجرؤ على رؤية وجِه الملك |
| O pislik, sarılmama karşılık verme cüretini gösterdi. | Open Subtitles | هذا اللعين آتته الجرأه ليبادلني العناق |
| Düğün planlayıcım müzik zevkimi sorgulama cüretini gösteren pasif agresif bir kuş beyinli çıktı. | Open Subtitles | . غائب فى شهر عسله ... مخططزواجىسلبىوأحمق . من الذى يملك الجرأه لسؤالى مدى ذوقى للموسيقى . " (بوب سيجير) هذا المغنى " إنتهى |
| Eğer Allah'ın emri isteğinize uymama cüretini gösterip Detroitli mafya babasından uzak durmadığı için yardımcımın peşine düştüyseniz-- | Open Subtitles | والآن لو أنك تأتي بعد النائب لأنه يجرؤ على عصيان أوامر صارمة بالبقاء |
| Kim krallığıma silah kuşanıp girme cüretini gösterebilir? | Open Subtitles | من الذي يجرؤ على دخول مملكتي وهو مسلَّح؟ |
| Tanrı'nın temsilcisine "ama" deme cüretini gösteren birinin kafası derhâl parçalanıp boynu koparılır ve Tanrı'ya hemen kavuşması sağlanır! | Open Subtitles | وكل من يجرؤ على قول "لكن" لممثل الرب الشخصي. . . |
| - Evet. Diğeri yırtılmış olduğu için sizin başka bir pijamanızı giymek cüretini gösterdim. | Open Subtitles | تجرأت على لبس بيجامه آخرى من عندك |