| Cüzdan biyopsisi yaptıklarında kartınızın... yanınızda olması çok iyi olmuş. | Open Subtitles | من الجيد أن بطاقتك كانت معك عندما أجروا فحص المحفظة. |
| Şişman Cüzdan nerede? | Open Subtitles | اين تلك المحفظة الكبيرة المليئة؟ اعطيها لي |
| Onun için bir aile, arkadaşlar, tam bir geçmiş... hatta kayıp bir Cüzdan bile ayarlarlar. | Open Subtitles | يرتّبوا عائلتة أصدقائة ، قصة حياتة حتى المحفظة المفقودة |
| Charles Lambert'e ait bir Cüzdan içinde 1,000 Fransız Frangı, | Open Subtitles | "انها محفظه تعود الى "تشارلز لامبرت تحتوى على 1.000فرنك فرنسى |
| Saat, Cüzdan, cep telefonu, çakı, küçük silahlar, bunun gibi silahlar... | Open Subtitles | ساعات, شنط, جوالات, محافظ سكاكين, مسدسات, أسلحة نووية. |
| Bu arada, Cüzdan işini de öğrenmelisin. | Open Subtitles | فى الوقت الحالى يجب ان تتعلم كيف تسرق المحافظ |
| Cüzdan kısmına inanıyorum ama loto o saçmalıkla beni kandıramadınız. | Open Subtitles | انا اصدقك بشأن المحفظه هذه لكن اليانصيب انا لا أصدق هذا الهراء |
| Yani, benim anahtarları çamaşır açmak ilk , sonra benim parolees biri benim Cüzdan bulur. | Open Subtitles | أعني ، أولاً مفاتيحي وجدتها في الغسيل . و بعدها أحد المفرج عنهم وجد محفظتي |
| Onun için bir aile, arkadaşlar, tam bir geçmiş... hatta kayıp bir Cüzdan bile ayarlarlar. | Open Subtitles | يرتّبوا عائلتة أصدقائة ، قصة حياتة حتى المحفظة المفقودة |
| Yani Bayan White'ın çantasından çekip aldığınız Cüzdan, aldıktan sonra... oradan koşarak kaçtığınız Cüzdan, aslında sizin sanıyordunuz. | Open Subtitles | اذن المحفظة التى انتزعتها من حقيبة سيدة , وايت المحفظة التى هربت بها كنت تظن انها ملكك |
| Cidden, Cüzdan için kaygılanmaktan ziyade belki de sürüş becerilerini geliştirmeye devam etmelisin, ahbap. | Open Subtitles | جدياً، عليك أن تخفف قلقك عن المحفظة وتركّز على مهارتك بالسياقة يارجل |
| Kıyafetlerini şu çuvala, Cüzdan, anahtar, takı gibi kişisel eşyalarını da sepetin içine koy. | Open Subtitles | وضع ملابسك في الحقيبة ، أي ممتلكات شخصية ، المحفظة والمفاتيح ، والمجوهرات ، إلى آخره ، في هذه السلة. |
| Şu hani geçen gösterdiğiniz fotoğrafın olduğu Cüzdan mı? | Open Subtitles | المحفظة التى بها الصورة التى اريتنى اياها اليوم السابق؟ |
| Şimdi "Cüzdan çalma" olayını, listemden çıkarmak için zamanım ve param vardı. | Open Subtitles | والأن بما أننا تحصلنا على المال لقد حان الوقت لمسح خطيئة سرقة المحفظة من القائمة |
| Jake, ceketimi orada bıraktım.... ...Cüzdan ceketin cebinde, adres de öyle. | Open Subtitles | جاك.. لقد تركت سترتي هناك المحفظة في الجاكت.. |
| Sana doğum gününde verdiğim Cüzdan nerede? | Open Subtitles | اين هي المحفظة التي قدمتها لك في عيدميلادك؟ |
| Açamayacağım kasa, çalamayacağım Cüzdan yok... | Open Subtitles | لا خزانه لا يمكنني فكها لا محفظه لا يمكنني نشلها |
| Hayır, Cüzdan yok, para yok, sadece düğmeleri var üstlerinde. | Open Subtitles | كلا, فلا توجد محافظ أو نقود ونحن حالياً نقوم بفحص بصاماتهم |
| Evet, işte bu yüzden sen Cüzdan işindesin. | Open Subtitles | حسناً, هذا سبب وجودك للحصول على المعلومات من المحافظ. |
| Cüzdan boş, saati kayıp ve çekmece de boşaltılmış. | Open Subtitles | المحفظه فارغة والساعة مفقودة والدرج خاوٍ |
| Ben de ısmarlardım ama salonda Cüzdan taşımıyorum. | Open Subtitles | كان عليّ دفع ثمنة بنفسي لكن ، لا أجلب محفظتي معي الي صالة الالعاب الرياضية |
| Şimdilik Cüzdan bende kalsın. Bunlara ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | سأبقى محفظتك معى سوف تحتاج الى هذا |
| Eğer hediye olarak öyle bir Cüzdan alsam dünyadaki en mutlu insanlardan biri olurdum. | Open Subtitles | إذا تمكنت من اقتناء حافظة كهذه ، لكنت أسعد رجل فى العالم |
| Mesaj bırakın, yoksa bağırırım. Cüzdan, anahtarlar ve cebi hala orada. | Open Subtitles | مازالت محفظتها, ومفاتيحها, وهاتفها النقال في الحقيبة |
| Günümde olduğum zamanlarda çok fazla Cüzdan çaldım... ama o seferki altın madeni gibiydi. | Open Subtitles | لقد سرقت العديد من المحفظات في تلك الأيام ولكن هذه كانت أفضل سرقة لي ووووووه أووووه |
| Bu deri bir Cüzdan, bir el çantası veya bir araba koltuğu şeklinde üretilebilir. | TED | يمكن زراعة هذه الجلود على شكل محفظة ، حقيبة يد أو على شكل مقعد سيارة. |
| Kullanışlı olmasının yanında Cüzdan oldukça romantiktir. | Open Subtitles | إلى جانب أنها عملية فإن الحافظة شئ رومانسى |
| Ne Cüzdan ne cep telefonu var. Birisi onu temizlemiş. | Open Subtitles | لا توجد محفظة نقود أو هاتف، لابد أنّ أحداً سرق كلّ شيء منه. |
| Kimlik yok, Cüzdan yok, anahtar yok, hiçbir şey. | Open Subtitles | ليس لدي هويته أو محفظته أو مفاتيحه أو أي شيء |
| Üstünde hiçbir şey yoktu. Cüzdan falan yok. | Open Subtitles | لم نجد معه شيئاً لا محفظة ولا أي شيء آخر |