Belki yemeğe odaklanmasına izin vermeyen can sıkıcı bir arkadaşı vardı yanında. | Open Subtitles | .. ربما كان لديه رفيق مزعج والذي لم يتركه يركز على مايأكله |
Ben kayboldum. Evren acımasız ve can sıkıcı bir bulmaca. | Open Subtitles | لا أعلم، أنا محتار فهذا الكون لغز قاسي و مزعج |
Bu, yeni ve heyecan verici olacak, can sıkıcı bir yer değil. | TED | ستصبح شيئًا جديدًا ومثيرًا، وليست مكتبات مملة. |
Evet, şu can sıkıcı gezgin manilerinden mırıldanmana izin veremem. | Open Subtitles | أجل، لا يمكنني السماح لك بنطق تلك التمتمات المزعجة للرحّالة. |
Yani, zaten güzel birini böyle feci bir hale getirmek. Hiç de can sıkıcı değil. Buna kesinlikle bıkkınlık verici diyemeyiz. | TED | أعني، جعل شخص ظريف أصلا يبدو مريعا هكذا. إنه أمر غير ممل. إنه لا شيء إن لم يكن مملا |
Negatif bir kampanya yapmak adına adayı bir soru veya yorum ile hazırlıksız yakalamaya ve bu can sıkıcı münasebeti kaydetmeye çalışır. | Open Subtitles | في محاولة للقبض عليه على حين غرة مع سؤال أو تعليق من أجل تسجيل لقاء محرج من أجل الحملات الانتخابية السلبية الفيروسية |
Biraz can sıkıcı bir şey ama, arabamı tamire verdim. | Open Subtitles | هذا مزعج قليلاً، ولكني اضطررت لوضع سيارتيفيالإصلاح. |
Ona benzediğimi düşünüyorsunuz. Ve onun can sıkıcı olduğunu düşünüyorsunuz. Öyleyse ben de can sıkıcıyım. | Open Subtitles | أنتم تظنون أنني أشبهه و هو مزعج وأنا أيضاً مزعج |
Raymond, kimse sana can sıkıcı demiyor. Abartıyorsun. Abartıyor muyum? | Open Subtitles | رايموند لم نقل أنك مزعج أنت تبالغ بهذا الأمر |
Biraz can sıkıcı biliyorum ama hakikatten siz ne yapıyorsunuz burada? | Open Subtitles | أعرف أنّ هذا مزعج لكن ماذا تفعلون بحقّكم؟ |
Aynı gün patırtıcı ve can sıkıcı Amerikalı bir iş adamı oradaydı. | Open Subtitles | كان هناك رجل اعمال امريكى مزعج جدا فى نفس اليوم |
Phil, hayatım, bu can sıkıcı bir şey... ama bu olaya olumlu yönden bakmalısın. | Open Subtitles | عزيزى فل أنا أعرف أن هذا مزعج لكن يجب عليك أنا تحاول أن تجد الجانب الإيجابى فى ذلك |
Devrimci romantizm için oldukça can sıkıcı sorunlar; çalışmak, üretmek, dağıtmak, savaş sonrası yorgunluğu atlatmak güç ve imtiyazın ayartıcılığı. | Open Subtitles | بالأحرى مشاكل مملة للثورة الرومانسية للعمل، للإنتاج، للتوزيع للنهوض بعد إرهاق الحرب |
Hayır yok, burası çok küçük, çok can sıkıcı | Open Subtitles | لا ليس هناك يا رجل ، إنها ضيقة. إنها مملة |
can sıkıcı sivrisineği öldürüyorsun ve huzur geri geliyor. | TED | لقد قضيت على البعوضة المزعجة وعاد الهدوء. |
Her gün otellerde yaşamak gerçekten can sıkıcı. | Open Subtitles | حقاً ممل أن تعيش في الفنادق, يوم هنا ويوم هناك |
Ne kadar can sıkıcı bir durum olduğunu biliyor musunz? | Open Subtitles | هل تعلمون كم هو محرج ان تتم معاملتكم بهذه الطريقة؟ |
Teknik olarak yaptığımız şey yasadışı sayılabilir ki bu yüzden en can sıkıcı 11 avukatımızla çevrili durumdayım. | Open Subtitles | طبقاً للحقائق، ما نفعله من الممكن أن يُعتبر شيء غير قانوني و لهذا فأنا مُحاط ب 11 من أكثر محامينا إزعاجاً |
Bunun can sıkıcı olduğunu anlıyorum ama bu gürültü konusunda ne yapacaksınız? | Open Subtitles | أنا ادرك ان هاتفي قد يكون مزعجاً للبعض ولكن ما الذي ستفعلونه حيال تلك الضوضاء؟ |
Ayrıca kendini beğenmiş can sıkıcı tavsiyeler verildiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | وكذلك بعض مضجر يَعْرفُه كله تَعطيهم نصيحةَ عديمة الجدوى. |
Burası çok can sıkıcı bir yer. Eğer burada çalışsaydım intihar ederdim. | Open Subtitles | هذا المكان كئيب للغاية لو عملت هنا، فسأنتحر |
Kabul ediyorum, cezbedici. Ayarlanmış bir randevu biraz can sıkıcı olabilir. | Open Subtitles | أعترف، بأن هذا مُغري، المواعدة قد تكون محبطة قليلاً |
Bir yandan, can sıkıcı bir biçimde zayıf ve inanılmaz derecede yakısıklı bir kocam var. | TED | من ناحية لدي زوج نحيف بشكل مُزعج ووسيم جداً |
Bazen insanlar evlerinin altında tünel kazılmasının oldukça can sıkıcı olduğunu düşünüyor. | TED | يعتقد الناس أحيانًا، أنه سيكون من المزعج جدًا وجود نفق يتم حفره أسفل منازلهم. |
Yani, ilk seferi müthişti ama sonrası can sıkıcı. 9 Numara: | Open Subtitles | أعني أنه في البداية كان جيداً لكن بعد ذلك أصبح مملاً |
Bunun kulağa can sıkıcı ve hüzünlüye yakın bir şey gibi geldiğini biliyorum ama bu bir gerçek! | Open Subtitles | الآن أعلم أن ذلك يبدو محبطاً أن أحبطك لكنها الحقيقة - نعم - |