Carlisle'in içine doğru ilerleyip, en çabuk şekilde kaleye saldıracağız. | Open Subtitles | سندخل كارلايل والهجوم على القلعة سيتم في أقرب وقت ممكن |
Ona yaz. Carlisle'la olan planlarından bahset. Bunu ona borçlusun. | Open Subtitles | اكتبي له وأخبريه بخططك مع كارلايل فأنتي تدينين له بهذا |
Bay Carlisle ödevi verdiğinde, aklıma ilk gelen yer burasıydı. | Open Subtitles | هذا أول مكان فكرت فيه عندما أعطانا الاستاذ كارلايل المشروع |
Belki annemi duymuşsunuzdur, Sabrina Carlisle? | Open Subtitles | ربما سمعت عن والدتي اسمها سابرينا كارلايل |
Hemen Carlisle'a telefon etmeliyim. | Open Subtitles | أنا فقط يَجِبُ أَنْ أَحْصلَ على كارلايل على الهاتف. |
Carlisle'den mesaj geldi. | Open Subtitles | أوه، أنا فقط حَصلتُ على هذه رسالةِ النَصِّ مِنْ كارلايل. |
Tanrım, Carlisle'ın peynirini seçmene çok kıl oluyorum. | Open Subtitles | الله، أَنا مريضُ جداً منك إخْتياَر جبنِ كارلايل. |
Carlisle'ın yakınındaydık, kaleye taaruz etmeye hazır ve istekliydik. | Open Subtitles | بدأنا معا ،ياسيد اسك، قرب كارلايل كنا مستعدين بحرص للهجوم على القلعة عندها, السير كريستوفر داكر |
Bunlar Carlisle'ın içinden gelen raporlar ve yazana göre Majestelerine yönelik tehdit unsuru olan isyancıların yargılanmaları ile ilgili. | Open Subtitles | قيل هنا انهم كانوا قادمين من كارلايل وقد حكمت ضد المتمردين الذين عارضوا صاحب الجلالة |
Pürüzlü sesine ve Belinda Carlisle cazibene ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن بحاجة لصوتك المنخفض المهتز ولبريق بليندا كارلايل سوف اعطيك 10 دولارات |
Bu sabah, Sör Richard Carlisle'dan bir mektup aldım. | Open Subtitles | وصلتني رسالة هذا الصباح من ريتشارد كارلايل |
Sör Richard Carlisle'ın kardeşi var mı ya da ondan zengin mi diye mi bakmalıyım? | Open Subtitles | هل أنا لتعرفي إذا ماكان للسيد ريتشارد كارلايل أخ أصغر منه ؟ واحد أغنى منه حتى ؟ |
Carlisle'la kalma nedenin Bay Pamuk'un senin yatağında öldüğü haberini yaymakla tehdit etmesi mi? | Open Subtitles | هل أنتِ باقية مع كارلايل لأنه يهدد بفضح قصة وفاة السيد باموك في فراشكِ؟ |
Ondan bu kadar bıkmışken neden hala Carlisle'la birlikte olduğunu sorduğumda annen anlattı. | Open Subtitles | أخبرتني والدتكِ عندما سألتها لِمَ تبقين مع كارلايل رغم تضجركِ منه؟ |
Git veya kal fark etmez, Carlisle'dan ayrılmalısın. | Open Subtitles | سواءً ذهبتِ أم بقيتِ، يجب أن تنفصلي عن كارلايل |
Carlisle Endüstri adındaki bir şirket 37 bin dolarlık eritme fırını satın almış. | Open Subtitles | شركة تُدعى كارلايل للصناعات إشترت فرن للصهر مقابل 37 ألف دولار |
Bu kayda göre Carlisle Endüstri ikinci el piyasası için özel tungsten alaşım krankmili üretiyor. | Open Subtitles | وفقاً لهذا ، كارلايل للصناعات تصنع سبائك تنغستون خاصة للسوق العادي لصناعة السيارات |
Carlisle Endüstri daha bir ay öncesine kadar ortada yokmuş bile. | Open Subtitles | كارلايل للصناعات لم توجد قبل شهر من الان |
Geçen hafta, Carlisle Endüstrisi yarım ton tungsten nakliye etti. | Open Subtitles | الاسبوع الماضي ، كارلايل للصناعات إستقبلت شحنة بـ نصف طن من التنغستون |
Kayıtlarımıza göre Carlisle Endüstri OSHA güvenlik inceleme gününü geciktirmiş görünüyor. | Open Subtitles | سجلاتنا تُظهر أن كارلايل للصناعات متأخرة عن الدفع لـ إدارة الصحة و السلامة المهنية |