"ceplerinde" - Translation from Turkish to Arabic

    • جيوبك
        
    • جيوبهم
        
    • جيبك
        
    • جيبه
        
    • جيوبه
        
    • جيوب
        
    • جيبها
        
    • نضغط عليهم
        
    • في جيبهم
        
    • في الجيب
        
    Hemşire: Ceplerinde birşey yok, değil mi Mike? TED الممرضة : لا يوجد شيء في جيوبك .. أليس كذلك ؟
    Onları düzgünce kontrol altına alacağına ellerin arka Ceplerinde bekliyordun. Open Subtitles لا تقف هناك ويداك في جيوبك يجب أنْ تلوّح بها بشكل صحيح لتثبت هيبة القيادة
    Çünkü bilmek isteyenler, bir silah taşımaz Ceplerinde ve kalplerinde nefret olmaz. Open Subtitles لأن الذين يريدون الحقيقة لا يحملون المسدسات فى جيوبهم والكراهية فى قلوبهم
    Elleri Ceplerinde, uzun paltolu, kıyafetleri havaya uymayan insanlara bak. Open Subtitles وأشخاص أيديهم في جيوبهم معاطف طويلة ملابس لا تناسب الطقس
    Tabii. Ama ellerin Ceplerinde kalsın. Gözüme biraz hilebaz gibi gözüktün. Open Subtitles بالتأكيد، ولكن ابق يديك في جيبك فأنا لا أثق فيك
    Ceplerinde bir hayli bozuk para taşırdı. Yürürken şıngırdardı. Open Subtitles كان يحمل معه الكثير من العملات المعدنية في جيبه وكانت تصدر صوتا كلما يمشى
    Elleri her zaman Ceplerinde dolaşan çocuk. Open Subtitles الأبله الصغير الذي يضع يديه دائماً داخل جيوبه.
    Gerçekten yeteneklisin. Bu okul, seninle gurur duysun istiyorum. Ama ellerin, öğrenci arkadaşlarının Ceplerinde. Open Subtitles أنتَ لديكَ هبة حقيقية, أريدكَ أن تجعل هذا المكان فخوراً لكنكَ وضعت يدكَ فى جيوب رفاقكَ الطلاب
    Dostum, ne kadar ağır bir çocuk böyle? Ne yani, Ceplerinde ağırlık mı taşıyor? Open Subtitles ان هذة الطفلة ثقيلة فعلا هل تضع اثقال فى جيبها
    Ellerin Ceplerinde, hiç saygın yok. Open Subtitles تضع يديك فى جيوبك و لا تبدى اى احترام
    Ceplerinde neler taşıdığına bakabilir miyim? Open Subtitles هل من الممكن أن تطلعني على مافي جيوبك
    Ceplerinde neler taşıdığına bakabilir miyim? Open Subtitles هل من الممكن أن تطلعني على مافي جيوبك
    Ceplerinde birşeyler var mı? Open Subtitles ألا يوجد شيئا فى جيوبك الليلة ؟
    Bu, 1989'un sonbaharı, ve değişim için ayaklanarak eylem yapan insanların Ceplerinde birer mobil telefon olduğunu hayal edin. TED فهذا فصل الخريف سنة 1989، وتخيلوا جميع هؤلاء الناس واقفين ليتظاهروا من أجل التغيير وكان لديهم هواتف نقالة في جيوبهم.
    Konuşmamın başında söylediğim gibi, 1989 sonbaharında, Berlin sokaklarındaki bu insanların Ceplerinde, mobil telefonlarının olduğunu hayal edin. TED وكما قلت في البداية ، تخيّلوا لو أن جميع هؤلاء الناس في شوارع برلين في خريف سنة 1989 كان لديهم هواتف نقالةٍ في جيوبهم.
    Yazıcılarından bir katlaskop çıkartıp Ceplerinde taşıyabilecek olabilmelerini çok isterim. TED أحب أن تكون لديهم القدرة على طباعة المجهر المطوي و حمله معهم في جيوبهم.
    Ellerin kaşındığı için mi Ceplerinde? Open Subtitles يديك في جيبك لأنها تصيبك بالحكة؟
    Birde Ceplerinde hiçbir şey olmamalı. Open Subtitles أيضاً, لا يمكنك أن تُبقي شيئا في جيبك
    Birkaç gün önce bulduğun evsiz adam, Ceplerinde ne vardı? Open Subtitles المشرّد الذي حققت بمقتله منذ أيام ما الذي كان في جيبه ؟
    Pasaportlarını ön Ceplerinde taşıyan diğerleri ise boşuna öldü. Open Subtitles وأي أحد كان يضع جواز السفر في جيبه الأمامي كان عبارة عن خسائر ثانوية
    Ceplerinde bıçaklardan ve sargı bezinden başka bir şey yok. Open Subtitles لا شيء في جيوبه سوى السكاكين و الخيوط
    Ceplerinde hiçbir şey yok. Open Subtitles لا شىء فى جيوبه
    Şehrindörtbiryanında, Ceplerinde yeni askerler saklıyor. Open Subtitles تخزين جيشه الجديد في جيوب في جميع أنحاء المدينة.
    Adamın arkasında, elleri Ceplerinde nasıl durduğuna baksana. Open Subtitles انظر كيف تقف بجانبه,وهى واضعة يديها فى جيبها
    Yarın Beyaz Saray'a gider Ceplerinde akrep olan birkaç yüz milletvekiliyle tokalaşır, kaçarız. Open Subtitles البيت الابيض غداً ونحن سوف نضغط عليهم... . لكي يتبرعوا حتى ولو بسنت واحد , السياسيين والممثلين
    Silahlarını ya Ceplerinde ya filmlerdeki gibi taşırlar. Open Subtitles حتى يحملون أسلحتهم بطريقة من طريقتين إما في جيبهم أو كما يفعلون في الأفلام
    Ön Ceplerinde herhangi bir şey var mı? TED هل تحمل أيّ شيءٍ في الجيب الأمامي؟ جو: بعض المال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more