"cevap vermek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • للإجابة على
        
    • لإجابة
        
    • للرد على
        
    • للإجابة عن
        
    • لتجيب
        
    • ليجيب
        
    • لكي يجيب
        
    • لأجيب على
        
    Öğrenciler dijital günlüklerini not yazmak için, sorulara cevap vermek için, model inşa etmek için ve varsayım geliştirmek için kullanırlar. TED يستخدم الطلاب سجلاتهم الرقمية لتدوين ملاحظاتهم، للإجابة على الأسئلة، لإنشاء نماذج ولتطوير الفرضيات.
    Çünkü bu ikimiz için de, 11 Eylül Komisyonu'nun sorularını yanıtlamak için iyi bir fırsat ve ben onlara cevap vermek için sabırsızlanıyorum. Open Subtitles لأنها فرصة جيدة لنا للإجابة على اسئلة تتوق اللجنة لسؤالنا إياها ,و أنا أتوق للإجابة عليها
    Her adayın 90 saniyesi var sorulara cevap vermek için bu da tam olarak 2 dakika alacak Tam olarak konuyu ben seçicem çünkü bu bilgi paylaşılmayacak bu da tam bir kampanya olacak Open Subtitles كل مرشح سيكون له 90 ثانية لإجابة سؤال مباشر ثم دقيقتان اضافيتان
    Sorularıma cevap vermek için birkaç dakikanız olup olmadığını merak ettim. Open Subtitles أتساءل إذا كان لديك دقيقة لإجابة بعض الأسئلة
    O yüzden bütün sorularıma cevap vermek için koşarak buraya geldi. Open Subtitles حتى انها هرعت الحق على للرد على جميع أسئلتي.
    Umarım konuşmamda cevap vermek için ipuçları bulmuşsunuzdur. TED أتمنى أنكم وجدتم الدلائل للإجابة عن هذا السؤال من حديثي هذا.
    Nerede o? Seni embesil. - cevap vermek için burdasın, soru sormak için değil. Open Subtitles أصمتأيهاالكافر، أنت هنا لتجيب وليس لتسأل
    Binlercesi gibi, yoldaş Stalin'in çağrısına cevap vermek için gelmişti o da. Open Subtitles جاء مثل الآلاف السابقين ليجيب نداء قائده . ســتالين
    Yakında sorularına cevap vermek için yalvaracak. Open Subtitles قريبًا، سيتوسل إلينا لكي يجيب على أسئلتنا.
    Buna cevap vermek için birbirimizi yeterince tanıdığımızı sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد أننا نعرف بعضنا بشكل كاف لأجيب على هذا
    Telefona cevap vermek için parmak izini yolladı. Open Subtitles كان عليها استخدام بصمتها للإجابة على هاتفها
    Telefona cevap vermek için parmak izini yolladı. Open Subtitles هذا قد يكون معد. كان عليها استخدام بصمتها للإجابة على هاتفها.
    Ben Jen Lindley ve yüreğinizle ilgili sorulara ya da kasıklarınızla ilgili sorulara cevap vermek için buradayım. Open Subtitles هذا هو جين يندلي، و'م هنا للإجابة على الأسئلة... ... كنت قد تتعلق أمور تنبع من القلب... ... أو الفخذ.
    devam et senin soruna cevap vermek için yazıyorum. "devam et,benim soruma cevap ver.!" Open Subtitles أكتب لإجابة سؤالك هيا و إعطنى جوابى
    Ajan Coulson'ın seni bu uçaktan atmasına engel olan tek şey, aşağıda yatan ajanın çok zayıf kalp atışları ve dilini çıkarıp parçalamamak için benim tek sebebim ise soruma cevap vermek için onu kullanacak olman. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي يمنع العميل (كولسون) من إلقائك من الطائرة هي دقات القلب الضعيفة للعميلة الشابة بالأسفل، والشئ الوحيد الذي يمنعني من قطع لسانك هو أنك ستستخدمه لإجابة أسئلتي.
    Daha sonra, aile teklife cevap vermek için mahkeme salonunda toplandı. Open Subtitles ولاحقاً، اجتمعت العائلة في المحكمة للرد على ذلك العرض
    Daha sonra, aile teklife cevap vermek için mahkeme salonunda toplandı. Open Subtitles ولاحقاً، اجتمعت العائلة في المحكمة للرد على ذلك العرض
    Bu suçlamalara cevap vermek için bir fırsatı hak ediyorum. Open Subtitles أستحق أن أنال فرصة للرد على هذه الاتهامات
    Sorulara cevap vermek için daha sonra zamanımız olacak. Open Subtitles سيكون هناك وقت للإجابة عن الأسئلة لاحقًا
    Beyler, Palace Del Sol'da sorularınıza cevap vermek için bol zamanımız olacak. Open Subtitles أيها السادة، سيكون الوقت كافياً للإجابة عن أسئلتكم في (بالاس ديل سول)
    Sadece vakit kazanmaya çalışıyorsun... çünkü yerinde cevap vermek için yeterince hızlı değilsin. Open Subtitles أنت ثابت لأنك لا تمتلك سرعة كافية لتجيب ببراعة
    Sadece vakit kazanmaya çalışıyorsun... çünkü yerinde cevap vermek için yeterince hızlı değilsin. Open Subtitles لا تمتلك سرعة كافية لتجيب ببراعة
    İsteğine cevap vermek için - şimdi doldur bakalım. Open Subtitles ليجيب على سؤالك. الآن، أسكب الشراب.
    Güvenli bir hattan gelen telefona cevap vermek için geride kalmış. Open Subtitles لقد بقى لكي يجيب على نداء أمني
    Hayır, telefona cevap vermek için içeri geçtim. Open Subtitles لا، أنا دخلت لأجيب على الهاتف.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more