Ama sadece iki yol var: cezaevinde yaşam ya da ölüm. | Open Subtitles | : وليس هناك ألا بديلين السجن مدى الحياة , أو الأعدام |
İster inanın ister inanmayın cezaevinde düğün yapmak için çok başvuru oluyor. | Open Subtitles | صدقوا او لا تصدقوا نحصل على العديد من طلبات الزواج في السجن |
cezaevinde on yıl geçirmek sizin için sorun değil mi? | Open Subtitles | حينها لا بأس معك بقضاء 10 سنوات في السجن. ؟ |
İşlemediğim bir nefret suçu yüzünden maksimum güvenlikli cezaevinde iki yıl yattım. | Open Subtitles | أمضيت سنتين في سجن شديد الحراسة من أجل جريمة كراهية لم أرتكبها. |
Ama beni oradan bu noktaya getiren şey yetişkin cezaevinde bir genç olarak karşılaştığım ceza veya hukuk sistemimizin sertliği değildi. | TED | لكن الذي جلبني من هناك إلى هنا لم يكن العقاب الذي واجهته كمراهق في سجن البالغين، أو قسوة نظامنا القانوني، |
Belki bir kız olmak cezaevinde kalmanın en iyi yoludur. | Open Subtitles | إذًا ربما كونك فتاة أفضل أسلوب لتبقى بعيدًا عن السجن |
Geceyi cezaevinde geçir, gündüz ise işine git. | TED | اي ان يقضي الليل في السجن .. والصباح في العمل |
Şartlı tahliye edilmeden birkaç hafta önce, bir danışman beni cezaevinde sunulan yeni bir lisans dersine katılmam için teşvik etti. | TED | قبل إطلاق سراحي المشروط ببضعة أسابيع، شجعني مستشار على التسجيل في صف جامعي جديد يقدم داخل السجن. |
Bir kişinin cezaevinde olması, aptal olması manasına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأن الرجل في السجن لا يعني ذلك أنه جاهل |
Vago bir tarım cezaevinde 8 yıla mahkum oldu orada 1 yıl 2 yıl sayılıyor. | Open Subtitles | تم الحكم على فاجو بالسجن 8 أعوام فى مزرعة السجن و حيث قضاء عام بها يعادل قضاء عامين |
Hayır, bu mümkün değil. 4 yıl önce, cezaevinde öldü. | Open Subtitles | لا ، هذا فقط هو لقد مات فى السجن منذ أربعة أعوام مضت |
Hayır, bu mümkün değil. 4 yıl önce, cezaevinde öldü. | Open Subtitles | لا ، هذا فقط هو لقد مات فى السجن منذ أربعة أعوام مضت |
Bunu açıklayamam ama cezaevinde Lionel'e bir şey oldu. | Open Subtitles | لايمكنني شرح هذا لكن حصل أمر مع ليونيل في السجن |
Her nasılsa kendini bu cezaevinde, Lionel Luthor'un hücresinde buldun. | Open Subtitles | وأنتهى بك الأمر بالصدفة في هذا السجن في زنزانة ليونيل لوثر |
Bana inanın, adamımız bunca yıldır cezaevinde değildi. | Open Subtitles | صدقوني. رجلنا المنشود لم يكن في السجن لكل هذه الاعوام |
İtalya'da, yüksek güvenlikli bir cezaevinde Mario Moretti ile öğlen yemeği yedim. | TED | كنت علي موعد غذاء معه في سجن شديد الحراسة في إيطاليا . |
Paul Cicero 1988'de, Forth Worth Federal cezaevinde solunum yetersizliğinden öldü. | Open Subtitles | بول سيسيرو مات في العام 1988 في سجن فورت ويرث الإتحادي عن ضيق في التنفس |
Paul Cicero 1988'de, Forth Worth Federal cezaevinde solunum yetersizliğinden öldü. | Open Subtitles | بول سيسيرو مات في العام 1988 في سجن فورت ويرث الإتحادي عن ضيق في التنفس |
Sizi Dade County cezaevinde... altı ay ağır hapis cezasına mahkum ediyorum. | Open Subtitles | انا هنا لاحكم عليك بستة اشهر مع الاشغال الشاقة في سجن مقاطعة ديد, و للتعرية العلنية |
Şimdi NoCal Federal cezaevinde tutuluyor. | Open Subtitles | ولقد احتجزوها فى سجن نوكال الفدرالى التاديبى. |
Şu anda Obispo cezaevinde, ama çıkmak için ötebilir. | Open Subtitles | هو بسجن أوبيزبو واعتقد انه قد يجري صفقة ليخرج |
Dartmoor'a yaptığı kuş izleme gezileri, sevgilisini cezaevinde ziyaret edip kaçış planları yapmak için uydurulmuş bir gerekçeydi. | Open Subtitles | لقد كانت ما يُسمى رحلاتها لمشاهدة الطيور فى دارتمور كانت فى الحقيقة غطاءا لكى تزور حبيبها قى سجنه |
- Kuzeydoğu Illinois cezaevinde gardiyanım. | Open Subtitles | أنا حارس في شمال شرق مركز إصلاحية إلينوي |
Yine de açık cezaevinde kalsan da pek bir şey yazmaz. | Open Subtitles | ثم مرة اخرى, قد تكون على ما يرام تقضي مدتك الكاملة بأوقات صعبة في السجن |