| Buna göre biri Bayan Vogelsong'un üzerine yanmayı hızlandırıcı bir madde döküp kibriti çakmış, değil mi? Evet. | Open Subtitles | هذا يقول أنّ شخصاً سكب مُسرّعاً عليها وأشعل ثقاباً، صحيح؟ |
| Aptalın biri bile etrafa benzin döküp, kibrit çakmasını bilir. | Open Subtitles | أيّ أحمق بإمكانه سكب بنزين وإشعال كبريت. |
| Bazı cahil gençlerin bize gitmemizi söylediğini ve babamın yemeğini üzerine döküp sıcak kahve fırlattıklarını hatırlıyorum. | Open Subtitles | ألقى طعام والدي في حضنه، سكب عليه القهوة الساخنة. هل كُنتُ خائفة؟ |
| Konserde, üstüme şokella döktüğünden beri sürekli bir şeyler döküp, saçmaya devam ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تسكبين الأشياء منذ أن سكبتِ مشروب (الياهو) علي تنورتي في حفلتنا الموسيقية |
| Benzini döküp, kibriti çaktı. | Open Subtitles | تسكبين الغاز و تشعلين النار |
| Biri onu öldürüp yere yatırmış üzerine yanıcı madde döküp, intihar süsü vermiş. | Open Subtitles | شخص ما قتلها، جعلها تستلقي صب النار عليها و أعلن أنها انتحرت |
| Bu deli saçması teorileri benzin döküp yak. | Open Subtitles | صب البنزين على نيران هذه النظريات المتطرفة و المجنونة |
| Sonunda Lou'yu bagajdan çıkardık ve Ray onun üzerine gaz döküp ateşe verdi. | Open Subtitles | و (راي) سكب البنزين على جسده وأضرم النار فيه |
| 1962 mahsulü Dalmore. döküp ziyan etmek olmazdi. | Open Subtitles | "ويسكي" من نوع (ديلمور) إنتاج عام (1962) أفترض أنه من السيء سكب أي قطرة منه |
| 1962 mahsulü Dalmore. döküp ziyan etmek olmazdı. | Open Subtitles | "ويسكي" من نوع (ديلمور) إنتاج عام (1962) أفترض أنه من السيء سكب أي قطرة منه |
| Geri zekâlı kafasından aşağı benzin döküp kendisini yakmıştı. | Open Subtitles | شخص مريض صب عليه الوقود وأشعل به النار |