Hızlıca beşinci basamağa atlıyoruz. bu adamın acımasız ve düşüncesiz olduğu kararına varıyoruz, ona iyi bir ders verilip haddinin bildirilmesi lazım. | TED | نقفز سريعا إلى الدرجة الخامسة، نحن خلُصنا إلى أن هذا الشاب بلا قلب، متهور ويحتاج لأن يتعلم درسا ويعرف حدوده. |
Bazı düşüncesiz seri katiller, bize ipucu bırakmakta başarısız oluyorlar. | Open Subtitles | نوعاً ما قاتل مسلسل متهور و غالباً يفشل أن يترك لنا أى مفتاح |
Bilirsiniz, video oyunları çok derin olabilirler, çok düşüncesiz olduklarında bile. | TED | تعلمون، ألعاب الفيديو يمكن أن تكون حقاً عميقة حتى عندما كنت طائش تماما. |
Evet, yolunu şaşıran bazı gri saçları kapatmak için yapılan düşüncesiz bir girişimdi. | Open Subtitles | كانت محـاولة طائشة لتغطية بـعض الشـيب لكن فشلت فشلاً ذريعًا |
Şimdi böylesine eşsiz bir gerdanlığı dışarıda takarak neden bu kadar düşüncesiz davrandığımı soracaksınız bay Marlowe? | Open Subtitles | انك على وشك ان تسأل, لماذا كان يجب ان اكون متهورة لكى اخرج فى المساء مرتدية عقد لايمكن تعويضه |
Çocukluğundan beri şımartılan... düşüncesiz ve tez canlı bir çocuk olduğunu farzet | Open Subtitles | -افترضى أنك فتى -فتى متهور ، أرعن منذ الطفولة فصاعدا |
Karım seni ilgilendirmez. Mesele senin düşüncesiz tavırların. | Open Subtitles | زوجتي ليست بمشكلتكِ، المغزى هو طبيعتك الطائشة. |
Ama tabi ki, kendi ismimi kullanacak kadar düşüncesiz değildim. | Open Subtitles | ولكن بطبيعة الحال، لم أكن متهورا لاستخدام اسم بلدي. |
Duygularım dağılmış durumda ve düşüncesiz bir şeyler yapmamam lazım. | Open Subtitles | فمشاعري متفجره في كل مكان و من المهم ألا اقوم بأي شيء متهور |
Sonradan pişman olacağı düşüncesiz bir hareket yapmasından korkuyorum. | Open Subtitles | انا لا اريدها ان تفعل شىء متهور و تندم علية بعد ذلك |
O muhtemelen uzağa taşınan düşüncesiz bir çocuktu. | Open Subtitles | كان على الأرجح فقط فتى متهور إسترسل بعيدًا. |
düşüncesiz bir şekilde müdahale edip bir şey diyemeyiz çünkü bu onlara bir bahane olur. | Open Subtitles | لا يمكننا قول شيء والتصرف بشكل متهور علينا أن نبرر لهم بعذر مقنع |
Nasıl bu kadar düşüncesiz oldum bilemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ كَمْ أنا كَانَ يمكنُ أَنْ أكُونَ طائش جداً. |
düşüncesiz ve duyarsız davrandım. Telafisi çok zor, biliyorum. | Open Subtitles | كنت طائش وعديم الأحساس، وأنا أعرف أن لا يمكنني التعويض عنه.. |
Bana sadece Claire'in güvende olacağına ve düşüncesiz bir hareket yapmayacağına söz ver. | Open Subtitles | أعدني فحسب بأنها ستكونُ بآمان .ولن تفعل أيّ شيءٍ طائش |
düşüncesiz değilim. | Open Subtitles | أنا لست طائشة , ولست محبّة للرسائل الجنسية |
Bu kadar düşüncesiz olma. Seninle konuşmaya hazırlanmıştım. | Open Subtitles | لا تكوني متهورة أنني أخطط لكي أجري محادثة جيدة |
Sen düşüncesiz bir ahmak mısın? | Open Subtitles | بأنك أرعن طائش ؟ |
Bunlar, senin söylediklerine göre babanın yaptığı düşüncesiz yargılara benziyor. | Open Subtitles | هذه هي نفس النوع من الأحكام الطائشة التي كنت دومًا تقول أن والدك معارضها |
General Krell'i düşüncesiz sanırdım, fakat şimdi klonlardan nefret ettiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقدت ان القائد كيرل متهورا , لكنى الان بدءت افكر فى انه يكره المستنسخين |
Kendimi kötü hissediyorum. düşüncesiz ve özensiz davrandım. Gönlünü almak istiyorum. | Open Subtitles | لقد كنت متهوراً وأنانياً وأريد أن أعوض عليك |
Hep düşünmeden hareket ettiğini ama gerçekte düşüncesiz olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | لقد إعتادت القول بأنها كانت عفويه لكنها كانت فعلاً متهوره |
düşüncesiz davranmak istemeyiz. | Open Subtitles | حتى ترشدنا مجساتنا الى... لا نريد ان نكون متهورين |
Cinsel tercihimle ilgili kaba, düşüncesiz ve edepsiz bir yorum yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك ستطلق تعليقاً وقح، غير مراعي وقذر إزاء ميولي الجنسي |
Tanıdığım en bencil, düşüncesiz adamsın. | Open Subtitles | أنت أكثر رجل مستهتر وأناني قابلته في حياتي |
düşüncesiz. | Open Subtitles | نصف مطبوخ |