sadece o vardı, ve bana bakıyordu. tek düşünebildiğim şey... | Open Subtitles | كانت هناك تنظر إلي وكل ما أفكر به هو |
Ve tek düşünebildiğim şey hiç pişmanlık duymadığımdı. | Open Subtitles | وكل ما أفكر به أني لم أندم أبداَ |
Tek düşünebildiğim şey; Zach ve Hannah'ın eve dönmesi. | Open Subtitles | كل ما أفكر به هو إعادتهم بسلام |
Çünkü tek düşünebildiğim şey elindeki siğillerdi. Arayan o olabilir. | Open Subtitles | لأن كل ما فكرت به ساعتها هي تلك الثآليل التي فوق يديه |
Nedense, o zaman tek düşünebildiğim şey, 4 yaşındayken yaşadığım 4 Temmuz'du. | Open Subtitles | لاسباب معينه كل ما كنت افكر فيه هو الاحتفال بالرابع من يوليو و انا صغير |
Umutla dolu gülen yüzlerinize bakarken tek düşünebildiğim şey şu ki; | Open Subtitles | , ولذا , كما أنظر في وجوهكم الممتلئة بالأمل كل مايمكنني التفكير به هو , أنتم تماما فشلتم |
Ama nedense, tek düşünebildiğim şey... | Open Subtitles | ولسببٍ ما, كل ما أفكر به هو... |
Chad, sana baktığımda tek düşünebildiğim şey "Kral" | Open Subtitles | ،))تشاد)) عندما أنظر إليك ...كل ما أفكر به هو "الملك" |
Çünkü tek düşünebildiğim şey elinde siğillerdi. | Open Subtitles | لأن كل ما فكرت به ساعتها هي تلك الثآليل التي فوق يديه |
Tek düşünebildiğim şey... | Open Subtitles | ولكن كل ما كنت افكر به كان انت |
Yapacak bir çok işimiz var, ve tek düşünebildiğim şey, sen ve ben ve... | Open Subtitles | لدينا الكثير من العمل للقيام به، وكلُّ ما أستطيع التفكير به هو أنا و... أنت... |
Justin'i duyduğumda tek düşünebildiğim şey sendin. | Open Subtitles | , (عندما سمعت بأمر (جاستن كل ما كان يمكنني التفكير به هو أنت |
Tek düşünebildiğim şey Muirfield, ama onların bu şekilde dikkatleri üzerime çekmek isteyeceklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يمكنني التفكير به (هو (ميرفيــلد لكن من المستحيل أن يلفتوا الانتباه كمثل ذلك |