| Birkaç gün iznim vardı. Kullanacak daha iyi bir yer düşünemedim. | Open Subtitles | لدي بضعة أيام للعطلة، لم أفكر في مكان أفضل كي أقضيهم. |
| İyice düşünemedim. Onu kablolara bağlamışlardı, bir şey yapmalıydım. | Open Subtitles | لم أفكر في الأمر حينها، رأيته متصلاً بالأسلاك وكان يجب أن أفعل شيئاً |
| Gerçekten üzgünüm, Mösyö Senechal bu yıl da geçen yıl olduğu gibi bizi evinde konuk edecekti ama misafirleri olacağını düşünemedim. | Open Subtitles | لقد وفق السيد شال باختيار بيت لنا بعد المناورات مثل ذلك أنا لم أعتقد أنه سيكون لديه ضيوف الليلة |
| Evet, mükemmel bir fikir. Ben neden düşünemedim ? | Open Subtitles | نعم، تلك فكرة ممتازة لماذا لم أفكر بها من قبل؟ |
| Neden daha önce düşünemedim? Agrado benim yerime çalışabilir. | Open Subtitles | كيف لم أفكر فى هذا من قبل اجرادو تستطيع أن تحل محلى |
| Bunu neden düşünemedim diye kendi kötü hissettim. | Open Subtitles | لقد شعرت بشعور سئ أنني لم أفكر في الأمر بنفسي |
| Üzgünüm Gi, o sırada düşünemedim. | Open Subtitles | آسف يا جي. لم أفكر في ان اتصل ذلك اليوم. |
| Şu an başka bir klişe laf düşünemedim ama ya ölürse? | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفكر في شيء مبتذل الآن لكن ماذا لو ماتت؟ |
| Yere yatırırken başını korumayı düşünemedim. | Open Subtitles | حسنا، لم أكن أفكر في رأسها عندما كنت أضعها للأسفل |
| Efendim, onu düşünemedim, ben sadece ona neler yapabileceklerini düşündüm. | Open Subtitles | يا سيدي، أنا لم أفكر في ذلك. فكرت فقط حول ما أنها قد فعلت لها. |
| Aptalın tekiyim. Neden daha önce düşünemedim? Kulakların. | Open Subtitles | ولد ، أنا غبى, لماذا لم أفكر بهذا من قبل ؟ |
| Baba, kusura bakma. Arkanı döneceğini hiç düşünemedim. Yani ne de olsa, "Dikkat" dedim. | Open Subtitles | آسفٌ يا أبي، لم أعتقد أنّك ستلتفت فلقد قلت لك انتبه |
| Ve ben düşünemedim. | Open Subtitles | وأنا لم أفكر بها. |
| Haklısın. Bunu ben niye düşünemedim bilmiyorum. | Open Subtitles | أنت محق لا أعرف لماذا لم أفكر فى ذلك |
| Ben bunu neden düşünemedim? Deneyebilir miyim? | Open Subtitles | لماذا لم افكر في هذا هل استطيع الحصول علي البعض |
| Bilmiyorum konuyu düşünemedim. | Open Subtitles | أنا لا أعرف انا لم أفكّر في الموضوع |
| Ve olan biten gerçekten bir kâbus gibi ve ben düşünemedim. | Open Subtitles | و قد كان أمراً سيئاً جداً و أنا لم أكن أفكر |
| Tanrı'm. Sadece bu kadar çabuk geçebileceğini hiç düşünemedim. | Open Subtitles | ربّاه لم أظن أبداً أن هذا سيحدث بهذه السرعة |
| Doğaüstü bir güçle çekip sökebileceğimiz bir kapı kolu falan... Bunu nasıl düşünemedim? | Open Subtitles | مثل مقبض يمكن أن ننزعه بقوة خارقة كيف اني لم افكر بهذا ؟ |
| -Ve sanırım diğerlerinin ihtiyaçları ile çok ilgiliydim ve kendimi yeterince düşünemedim? | Open Subtitles | أظن أنني كنتُ أهتم كثيراً باحتياجات الآخرين ولم أفكر بما أريده أنا |
| - İçeri gel, içeri gel. düşünemedim. - Teşekkürler. | Open Subtitles | ادخلي, ادخلي, انا لم اكن افكر اهلا |
| Bütün bu olanlar yüzünden kafayı yedim ve bunun senin için ne kadar yıkıcı olabileceğini düşünemedim. | Open Subtitles | الأمر كله أصابني بالجنون بحيث أني لم آخذ وقتاً لأقدر كم أنه حنونيٌ لكِ |
| O kadar içkinin üstüne cilveleşmeler derken, sağlıklı düşünemedim. | Open Subtitles | الشرب , المغازلة لم أستطع التفكير بشكل صحيح |
| düşünemedim. | Open Subtitles | حدث الأمر بسرعة كبيرة، لم أكن أفكّر. |