"düşünmüyorsunuz değil mi" - Translation from Turkish to Arabic

• لا تعتقد
• لا تظن
• لا تعتقدون

Benim bu işle bir ilgim olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
انت لا تعتقد انى لى دخل بهذا العمل، أليس كذلك؟

Cidden, Buzz'ı pencereden aşağı ittiğimi düşünmüyorsunuz, değil mi? Değil mi, Patates Kafa?
أنت لا تعتقد بأننى كنت أعنى أن أخرج باز من النافذة يا رأس البطاطس

Ama ben yapmadım. Onu öldürmüş olabileceğimi düşünmüyorsunuz değil mi?
لكنني لم أفعل هذا أنتَ لا تظن بأنّ لي علاقة بمقتلها؟

Bu bombaları müvekkilimin yerleştirdiğini düşünmüyorsunuz, değil mi?
أنت لا تظن بصراحة أن موكّلي هو من وضع تلك القنابل؟

düşünmüyorsunuz değil mi Gilligans Adasının...
بالتأكيد أنتم لا تعتقدون أن جزيرة جيليجان هى ـ ـ

Yüzbaşı Brass, Cinsel bağlantının anlamının sadece yerine getirmek olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
بالطبع لا تعتقد أن الاتصال الجنسي الأسلوب الوحيد للاستيفاء

Bunların gerçekten olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi?
أنت لا تعتقد أنها قد حدثت فعلا أليس كذلك ؟

Bu kadının ölümüyle bir alakası olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi?
انت لا تعتقد ان له اى علاقه بموت هذه السيدة اليس كذلك ؟

Tam tekmil silahlı gelmişsiniz ama 8 kişiyle, bu kadar adamı haklayabileceğinizi düşünmüyorsunuz, değil mi?
نظراتكم قاسية ، لكن لا تعتقد بأنّك يُمْكِن أَنْ تُؤثّر علي فقط بثمانية أشخاصِ

Aman Tanrım. Onun kanı olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
يا إلهي، أنت لا تعتقد أن ذلك يمكن أن يكون دمه، صحيح؟

Bunun bir UFO olma ihtimalini düşünmüyorsunuz, değil mi?
أنت لا تعتقد بأي شكل من الأشكال، أنه طبق طائر، صحيح؟

Bu işe karıştığımı düşünmüyorsunuz değil mi?
ماذا، أنت لا تعتقد أنّي مُتورّط في هذا، صحيح؟

Hemen yüz milyon dolarlık bir çek keseceklerini düşünmüyorsunuz değil mi?
لا تظن أننا سنصدر شيكاّّبمبلغ... مائة مليون دولار ...

Gerçekten tehlikeli olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi?
أنت لا تظن بأنها خطيرة, أليس كذلك

Kocanın olabileceğini gerçekten düşünmüyorsunuz değil mi, efendim?
أنت فعلا لا تظن انه الزوج,سيدي؟

Tanrım, Chad'i benim öldürdüğümü düşünmüyorsunuz değil mi?
أنت لا تظن أني قتلت شاد، أليس كذلك؟

Dr. Wells, gerçekten Ronnie'yi öldürmemiz gerektiğini düşünmüyorsunuz değil mi?
دكتور (ويلز) أنت لا تظن حقًا أن علينا قتل (روني)، أليس كذلك؟

Bunu Dave'in yaptığını düşünmüyorsunuz, değil mi?
لا تظن أن (ديف) فعل ذلك

Aptalca birşey yapmış olabileceğini düşünmüyorsunuz değil mi?
أنتم لا تعتقدون أنه قد فعل أيّ شئ غبيّ، اليس كذلك ؟

Buraya geri geleceğini düşünmüyorsunuz, değil mi?
أنتم لا تعتقدون بأنه سيعود إلى هنا، أليس كذلك؟