| Doğru yere geldiniz. düşmanınızı öldü bilin. | Open Subtitles | لقد جئت للمكان المناسب . إعتبر عدوك في عداد الموتى |
| " Bu kart düşmanınızı size yollar yani onu kendi ellerinizle parçalayabilirsiniz. " | Open Subtitles | هذه البطاقـة تنقل عدوك إليك حتى تستطيع أن تدمره شخصيـاً |
| Eğer düşmanınızı telefonda tutabilirseniz, size yeni imkanlar doğar. | Open Subtitles | إن تمكنت من جعل عدوك على الهاتف، فهذا سيفتح إحتمالات جديدة |
| Sevgilinizi veya düşmanınızı tanıdığınızı sanmanız onları hiç tanımadığınızı kabul etmekten daha aldatıcı olabilir. | TED | الظن بأنك تعرف حبيبك أو عدوّك يمكن أن شعوراً أكثر غدراً من اعترافك بأنك لن تعرفهم أبداً |
| düşmanınızı ürkütürseniz, bir daha kuvvet göstermeniz gerekmez. | Open Subtitles | تجعل عدوكم يصغر لن يكون عليك أن تضربه بشده مرة اخرى |
| düşmanınızı tanımalısınız, Rahibe Clarice. | Open Subtitles | إعرفْ عدوكَ أخت كلاريس |
| düşmanınızı hiçe saymayın. Geri gelecekler. | Open Subtitles | لا تهملوا أعدائكم لأنهم سوف يعودون |
| Ama eğer sadece kendinizi tanıyor, düşmanınızı tanımıyorsanız her zafer için... | Open Subtitles | ولكن إذا كنت تعرف نفسك فقط، وليس عدوك ...مقابل كل إنتصار |
| Askerleri, savaşı kazanmak için gereken silahları olmadan Vietnam'a yolladığınızda düşmanınızı küçümsemiştiniz. | Open Subtitles | عند إرسال جندي بدون سلاح لكسب الحرب، كنت نقلل عدوك. |
| Zamana, düşmanınızı anlamak için onlardan daha güçlü olmak için zamana ihtiyacınız vardı. | Open Subtitles | احتجتَ لبعض الوقت وقت لتفهم عدوك لتصبح أقوى منهم |
| St. Petersburg'da olsaydık omuz omuza olurduk, evet ama düşmanınızı birlikte avlardık. | Open Subtitles | إذا كان هذا سان بطرسبرج سنكون جنبا إلى جنب، نعم ولكن بعد ذلك نطارد عدوك معا |
| düşmanınızı yanlış silahı seçmesi için kandırırsanız üstünlük size geçer. | Open Subtitles | "الذي سيحضرونه إلى المعركة؟". "اخدع عدوك لجلب السلاح الخاطئ" "وستكون لديك الأفضلية". |
| Sizin düşmanınızı şaşırtmak için yalnızca bir şansınız vardır. | Open Subtitles | لديك فرصة واحدة فقط لتفاجئ عدوك |
| Bir an gelir ki, düşmanınızı yok etmeniz gerekir. | Open Subtitles | ستأتي لحظة تضطر فيها لسحقِ عدوك. |
| düşmanınızı geçitten geri yolladık. | Open Subtitles | أرسلنا عدوك من خلال المدخل |
| düşmanınızı tanımalısınız, Rahibe Clarice. | Open Subtitles | اعرفِ عدوك , اخت كلاوس |
| Ancak savaşta, kan kulaklarınıza vurduğunda ve düşmanınızı kovalarken bile, siz amacınıza ulaşmadan önce daha akıllı birinin çıkıp sizi durduracağı ümidi vardır. | Open Subtitles | لكن ، في الحرب حتى عندما يُغرق الدمّ آذانك , وتُطارد عدوّك فهناك أمل أنّ عقول راجحة عنك ستوقفك |
| Ama başarılı bir Avcı olmak için, kendinizi ve düşmanınızı anlamalısınız. | Open Subtitles | ،لكيّ تكون صيّادًا ناجحًا .فلا بدّ أن تفهم عدوّك ونفسك |
| Bu şekilde gülümsemenin üzgünlük, ağlamanın da mutluluk anlamına gelebileceğini biliyoruz, hissiz ve ifadesiz bir yüz ise düşmanınızı mağlup etmek için sinirle plan yapıyorsunuz demek olabilir. | TED | وهكذا نعرف كيف لابتسامةٍ أن تعني الحزن ولبكاءٍ أن يعني الفرح، ولوجهٍ جامد صارم أن يعني ربما أنّك تخطط غاضباً لزوال عدوّك. |
| düşmanınızı içimde taşıdım. | Open Subtitles | أنا أحمل عدوكم داخلي |
| düşmanınızı sevmelisiniz, Ajan Duram. | Open Subtitles | أحببْ عدوكَ الوكيل دورم |
| Kendi düşmanınızı, kendi terörünüzü yaratıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم صنعتم أعدائكم و رعبكم بأيديكم |