"düşmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • السقوط
        
    • تسقط
        
    • الوقوع
        
    • للسقوط
        
    • أقع
        
    • الإنزلاق
        
    • السعي
        
    • كانت الموضوع الوحيد على
        
    • على الانهيار
        
    Açıkçası, fokurdayan bir zehrin içine düşmek insanı bayağa bitkinleştiriyor. Open Subtitles يتضح أن السقوط في وعاء من فقاقيع السم يصيبك بالإرهاق
    O kadar yüksekten düşmek ölümle sonuçlanabilir, ayrıca Guts ok yarası almıştı. Open Subtitles السقوط من هذا الارتفاع يمكن أن يكون قاتلاً وجاتس كان مصاباً بسهم
    Boğulmak üzere olanları kurtaracağım, der, ilk arkadaş, şelaleden düşmek üzere olanları. TED سيقول الصديق الأول: “سأقوم بإنقاذ أولئك “الذين هم على وشك الغرق” الذين هم في خطر السقوط من الشلال
    Tek ayağının üstünde nerdeyse düşmek üzereyken, diğer ayağınla kendini tekrar toparlarsın. TED فانت عندما ترفع احدى اقدامك .. تكون على وشك ان تسقط فتتلقفك قدمك الاخرى
    Bunu böyle resmediyorum çünkü, düşmek atlamak değil. TED وأتصوّر ذلك بهذه الطريقة لأن الوقوع ليس قفز.
    Vücudum kendi kendine derinlere düşmek için yeterli derecede yoğun ve ağırdır. "Serbest düşüş fazı" olarak anlandırılan faza girerim. TED جسمي ثقيل وكثيف بما يكفي للسقوط الحرّ في الأعماق ثم نصل لما نسميه مرحلة السقوط الحرّ.
    Şimdi tavanın kilit noktasındayız, bütün her şeyin zirvesinde, sanki yerinden bizim alanımıza düşmek üzereymiş gibi görünen, bizim alanımıza giren bir figür ile. TED و الآن نحن عند حجر زاوية السقف، ذروة الأمر برمته، بصورة يبدو فيها و كأنه على وشك السقوط من فضائه إلى فضائنا، متخطيا إياه.
    Daha kötü ne olur bilmiyorum düşmek veya babamın öfkesininden kurtulmak Open Subtitles انه حيوان, لا اعرف ما هو الاسوء, السقوط الى الاسفل او اسمعه وهو يصارخ
    düşmek kötüdür. Bunu biliyorsun, değil mi? Open Subtitles السقوط شيء مروع أنت تعلم ذلك، أليس كذلك؟
    Buzun içine düşmek kadar dramatik değil. Open Subtitles لكن ليس كإثارة السقوط في الجليد . كما تعلمين
    İnsanlar şehrin düşmek üzere olduğunu konuşuyor. Open Subtitles وذلك نتيجة لقناعتهم أن قندوز أصبحت على وشك السقوط فى أيديهم
    Hiç rahimi düşmek üzere olan yaşlı,bitkin bir orospu gibi hissettiğin günler oldu mu? Open Subtitles هل مررتِ بهذا الوقت الذي تشعرين فيه بأنك ساقطة متعبة ذات رحم على وشك السقوط ؟
    Bu yükseklikten düşmek açık kırıklara ve şiddetli iç kanamalarına neden olur ve maalesef ki bu arkadaşta hepsi var. Open Subtitles السقوط من هذا العلو سيسبب كسر مضاعف، ونزيف داخلي كبير، وكلها على الشاب المسكين، ويؤسفني قول ذلك.
    Yaralar çok derin. Üstüne düşmek onu öldürmez. Open Subtitles الجروح عميقة للغاية السقوط عليها لن يتسبب بمقتلها
    Buradan düşmek kesin ölüm demek ama ağaç tepelerinde sallanmak Korowailer için normal bir durum. Open Subtitles السقوط يعني الموت المُحتَّم ولكنَّ التأرجح عند أعالي الاشجار هيالطبيعةالثانيةللكورواي.
    "Başarısızlık dediğimiz şey, düşmek değil, ayağa kalkamamak." Open Subtitles الشي الذي نطلق عليه الفشل هو ليس السقوط للأسفل
    Galiba Tibet'e düşmek daha iyi, en azından daha uzun yaşarsınız. TED لذا يفضل أن تسقط نحو التيبت .. لانك ستعيش أكثر بسقطة 12000 قدم
    düşmek kazara olur, önlenemez. TED الوقوع هو غير مقصود، لا يمكن التحكّم به.
    I love, Val düşmek gerekir olan ve beni seven bir adam bulmak belki bana çiçek almak Şimdi ve sonra. Open Subtitles اريد ان أقع فى الحب , فال العثور على رجل يحبنى و ربما يشترى لى زهور من الان وحتى ذلك الحين
    Sanırım beni aklı başında gösteren maskem düşmek üzere. Open Subtitles أحس أن قناعي الآدمي على وشك الإنزلاق
    Eric Nichols'ın peşine düşmek sorunumuzu çözmez. Open Subtitles السعي خلف ايريك نيكولس ليس هو الحل لمشكلتنا
    Arenanın açılışı dilinden düşmek bilmezdi. Open Subtitles إفتتاح الألعاب كانت الموضوع الوحيد على لِسانه.
    Savunmamız düşmek üzere. Open Subtitles -دفاعاتنا شارفت على الانهيار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more