Geçmişte yaptığım şekilde başkalarının dükkanlarını gasp etmemeliydim. | Open Subtitles | لم يكن علّي الاستولاء على محلات الناس اسرح وامرح كما اشتهي |
Gördün mü, belediye başkanı seks dükkanlarını kapatınca böyle olur. | Open Subtitles | هذا ما يحدث عندما يغلق عمدة أسفل محلات الجنس. |
Chelsea şeker dükkanlarını lüks giyim mağazalarına dönüştürmüştü. | Open Subtitles | بتحويل محلات الخياطه بمنطقة تشيلسي إلى محلات ملابس فاخره لمحبي الموضه |
Bizi kandırmaya mı geldin yine yoksa artık kardeşinle kahve dükkanlarını mı soyuyorsunuz? | Open Subtitles | أنتِ هنا للاحتيال علينا مجددًا أم أنكِ وشقيقكِ الأكبر تسرقان متاجر القهوة الآن؟ |
Hakim Zumba sınıfından çıktığında ona arama emrini imzalatıp yerel rehine dükkanlarını arayacağım. | Open Subtitles | لحظة مايخرج القاضي من صف الرقص، سأجعله يوقع بعض المذكرات لنتمكن من البحث في متاجر الرهن المحلية. |
Zamanında Almanya'daki Yahudi dükkanlarını yerle bir eden çılgınlar gibi giyindirmişler seni. | Open Subtitles | انهم يجعلونك تلبس مثل المختلين عقليا الذين يطوفون حول ألمانيا ويحرقون كل مخازن اليهود |
Hepimizi Torba Topu turnuvasına topladı böylece birbirimizin dükkanlarını yakmışız gibi gösterebilecek. | Open Subtitles | دعانا لمباراه الكره حتى يحطم متاجرنا |
Pek kıymetli uyuşturucu dükkanlarını. | Open Subtitles | سلسلة الصيدليات المفضلة لدي |
Hiç ayak basmadığı içki dükkanlarını soyduğunu söylerdi. | Open Subtitles | كان يتكلم كثيرا. قال بأنه سرق محلات خمور لم يدخلها قط |
Bankaları, rehin dükkanlarını ve minimum soruyla para veren her yeri tarayın. | Open Subtitles | فلتفحصوا البنوك, محلات الرهن اى مكان يوفر المال السريع مع الحد الادنى من الاسئلة |
Pekala, haber vermeleri için benzersiz elmaslar konusunda tüm yerel rehin dükkanlarını ve elmas simsarlarını bilgilendireceğim. | Open Subtitles | حسنـًا، سوف أُخطر كل محلات الرهن المحلية وسماسرة الماس عن الرمز المحدد للماس الفريد الذي نبحث عنّه |
Şekercileri ve çikolata dükkanlarını saymazsak, yaşamak için muhteşem bir yer, değişimin çok olmadığı bir yer. | Open Subtitles | حيث محلات الشموع والحلوى إنها حقاً مكان جميل للعيش فيه مكان حيث لا تتبدل الأمور كثيراً |
Sonra gidip biraz hediyelik eşya dükkanlarını gezerim | Open Subtitles | ومن ثم سأذهب فقط الآنف محلات بيع الهدايا بنفسي، |
Tamam. Şimdi porno dükkanlarını geziyoruz. | Open Subtitles | حسنا نحن الآن نأخذ جولة في محلات إباحية |
Üzgünüm, Ulusal Suç bilgi servisini ve yerel emanet dükkanlarını kontrol ettim. | Open Subtitles | معذرة، تحققت مرتين مع مركز معلومات الجرائم الوطنية، وجميع سجلات متاجر الرهن المحلية |
Büyükelçiyle birlikte müzik dükkanlarını sık gezer misiniz? | Open Subtitles | انتِ والسفير هل تذهبان إلى متاجر التسجيلات كثيرًا؟ |
Ben de yerel rehin dükkanlarını arayıp... | Open Subtitles | لذا فسوف أتواصل مع متاجر الرهن المحلية |
Ne yani çizgi roman dükkanlarını mı kontrol edeceğiz? | Open Subtitles | إذاً يجب علينا أن نتفقد مخازن الكتب المصورة ؟ |
Nalbur dükkanlarını sevmiyorsun ama romantik kız filmi boyunca ağIıyorsun. | Open Subtitles | . أنت لا تحب مخازن المعدات و تغضب عندما تغضب فتاة |
Hepimizi Torba Topu turnuvasına topladı böylece birbirimizin dükkanlarını yakmışız gibi gösterebilecek. | Open Subtitles | دعانا لمباراه الكره حتى يحطم متاجرنا |
O uyuşturucu dükkanlarını fena vurduk. | Open Subtitles | لقد هاجمنا تلك الصيدليات بقوة |